
"" için 470 öge bulundu
- DESIGN & INTERIORS | Yuzu Magazine
September 2023 | Design & Interiors english below İtalyan etkisinde bir Vancouver evi words Onur Baştürk photos Ema Peter F alken Reynolds ekibinin tasarladığı bu ev Vancouver’da ama atmosferi tamamen İtalyan. Venedik kültürü ve malzemelerini tasarımlarına yansıtmış Carlo Scarpa'nın brütalist mimarisi ve Piero Portaluppi ile Barnaba Fornasetti'den ilham alınarak tasarlanan bu Vancouver evi için Chad Falkenberg şöyle diyor: “Enerji veren ama yine de çok net, canlandırıcı ve iyimser bir alan yaratmak istedik. Evin ilginç detayları, dokuları ve renkleri varken bunların yerini okyanus havasını solumaya ve Vancouver şehir merkezinin inanılmaz manzaralarına bırakmasını istedik”. Chad Falkenberg şöyle devam ediyor: “Ev sahibinin kişisel tarzı bizim için büyük bir ilham kaynağıydı. Genç sokak giyimini maceracı lüksle zahmetsizce birleştiren, öngörülebilir etiketlerden kaçınan, benzersiz ve yaratıcı kombinasyonlarla inanılmaz bir stil anlayışına sahip. Bunu, alanı nasıl düzenlediğimizin sınırlarını sürekli zorlamak için bir ilham kaynağı olarak kullandık”. A Vancouver home with Italian influence T his house, designed by the Falken Reynolds team, is in Vancouver, but its atmosphere is completely Italian. Chad Falkenberg says of Vancouver house, inspired by the brutalist architecture of Carlo Scarpa, who reflected Venetian culture and materials in his designs, and Piero Portaluppi and Barnaba Fornasetti: “We wanted to create a space that was energizing but still very clear, refreshing and optimistic. While the home has layers of interesting details, textures and colors, we wanted those to give way to breathing in the ocean air and the incredible views from downtown Vancouver”. “The homeowner’s personal fashion was a huge inspiration to us,” says Chad Falkenberg, principal and cofounder of Falken Reynolds. “She has an incredible sense of style that effortlessly combines youthful streetwear with adventurous luxury, eschewing predictable labels with unique and creative combinations. We used this as an inspiration to constantly push the boundaries of how we curated the space”.
- Art | Yuzu Magazine | İstanbul
CAN AKGÜMÜŞ “If there is a wound, there is an opportunity to heal” LENNART BREDE “I try to stay away from photographers!” Heraklitos’un izinde bir Leros sergisi A Leros exhibition in the footsteps of Heraclitus YUZU x SOLRADO Exhibition @NeniBrasserie SALUSTIANO Art, like love, will exist forever BOSCO SODI Unique, unrepeatable explorations Tek gece, tek eser: HUY Bodrum Maça Kızı’s Art Basel party THE POET HOUSE Fantastik bir dünya Zaha Hadid’ten Tasarım Dersleri ARTWEEKS’İN YEDİNCİ EDİSYONU Yuzu & Gallery 11.17 sunar House of Brothers’dan güncel sürpriz YAPAY ZEKÂYLA CANLI HEYKEL TASARIMI Kanlıca’dan yükselen ‘Özgürlük Heykeli’ Merkeziyetsiz Günlere Yakın mıyız? ADWAIT SINGH ‘Çimenin Vaadi’yle ilgili radikal olan şey izin beklememesi Gökşen Buğra Galeri Bosfor’u anlatıyor Sürprizli bir ara fuar CI BLOOM Venedik Bienali gündeminde neler var EKİN SU KOÇ “Kendimi özgür bırakınca çalışmalarım çeşitlendi” Daha Fazla
- ART & CULTURE | Yuzu Magazine
September 2023 | Art & Culture LENNART BREDE “Fotoğrafçılardan uzak durmaya çalışıyoru m!” words Onur Baştürk Portrait photo of Lennart Brede, Wylie Brede Gallery Anna Laudel C I Photo Focus, 18’inci Contemporary İstanbul’un önemli bölümlerinden biri. Simone Klein küratörlüğünde gerçekleşecek bölümün öne çıkan sanatçısı ise Lennart Brede. Fotoğraf ve film alanlarında çalışan Londra ve Berlin merkezli sanatçıyla CI’daki sergisi öncesi mail aracılığı ile konuştuk. En çok etkilendiğim fotoğraflarınızdan biri trans model Lola’nın portresi. Bu portrede her duygu bir arada: Masumiyet, öfke, gizem, merak… Peki sizin portre çekerken öncelikleriniz nedir? Ah evet, teşekkür ederim. Benim de favorilerimden biri. Lola'nın ortaya çıkardığı ifade gerçekten çok güçlü değil mi? Portre çekerken önceliklerim değişkenlik gösteriyor. Genelde çekeceğim kişiyle oturup sohbet etmeyi severim. Belli bir hava yakalamak için… Sonra bir noktada stüdyo ya da mekana gidip çekimi yapıyoruz. Ama Lola’nın çekiminde durum biraz farklıydı. Voguing balosunda bir performans sergiledi ve tam sahneden indiği anda onu çekip son vuruşu yaptım! Fotoğraflarınızda çıplak gerçeği mi göstermek mi istiyorsunuz yoksa kurgulanmış gerçekliği mi? Hangi sizin için daha cazip? Güzelliğe gerçekten bayılıyorum. İzleyicinin doğrudan kişinin ruhuna bakmasına olanak tanıyan bir resim yapmayı seviyorum. Ve bu konuda iyi olduğumu düşünüyorum. Ama dürüst olmak gerekirse, hiçbir şey beni aynı şeyi yapmaktan daha fazla sıkmıyor. Bu nedenle bir noktada yine süper sahnelenmiş bir şey yaratıyorum. HAYATI ROLLERCOASTER’DA YAŞAYAN MEŞGUL ARI Fotoğrafta ana malzeme ya da unsur sizin için insan mı? Yoksa durumlar ve kavramlar mı? Yüzde yüz insanlar! Ve insan odaklı sorular, sorunlar, zorluklarla ilgili kavramlar. “Colonastics” serinizdeki sarkastik durum şahaneydi. Bu seriden yola çıkarak hayata bakış açınızı merak ediyorum. Nasıl bir hayat felsefeniz var? Oh, teşekkürler! Evet, bu projenin arka planında ciddi bir konu vardı ama yine de çok eğlenceliydi değil mi? Sonuçta alaycılık, zorluklarla başa çıkmanıza yardımcı olur. Çoğu zaman pek çok şey yaşamış olan insanların en iyi mizah anlayışına sahip olduğunu görmek ilginçtir. Benim hayat felsefeme gelince… Hayatı rollercoaster’daymış gibi yaşayan meşgul bir arı gibiyim. Mutluluk ya da acı gözyaşlarıyla.. Hangisi olduğunu kendiniz seçebilirsiniz! Şu an hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz ve bu dönemi sizce hangi fotoğraf en iyi şekilde anlatırdı? Hayat asla sabit değil, yerinde durmuyor. Şu an ailem sağlıklı ve ben sanatımla kendimi ifade edebiliyorum. Dolayısıyla çok mutluyum. Yeni ufuklar keşfetmeye hazırım ve bu da heyecan verici. Bu dönemi en iyi anlatan fotoğraf olarak ise “Not Everything Sucks” isimli fotoğrafımı seçerdim. DENGE KURMAK ASLINDA KOLAY Ve tabii ilham aldığınız şeyleri sormak istiyorum. Bir de bugüne kadar sizi hangi sanatçılar etkiledi? Fotoğrafçılardan uzak durmaya çalışıyorum! İlhamımı çoğunlukla müzikten, tanıştığım insanlardan ve kafamda uydurduğum hikâyelerden alıyorum. Ya da direkt kalpten! Ama bana ilham veren ya da vermiş bazı sanatçı isimlerini de sayabilirim: Nick Knight, Travis Scott, Bernd ve Hilla Becher, Jay-Z, Wolfgang Tillmans, Andrea Arnolds. Çalışma alanlarınız arasında sanat fotoğrafçılığının yanı sıra filmler ve markalarla yapılan fotoğraf işbirlikleri de var. Bunlar arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz? Yakın gelecekte başka film projeleriniz var mı? Denge kurmak aslında kolay: Daha az uyu, daha çok çalış. Ve akıllıca seçim yap. Şu anda ise bir moda filmi üzerinde çalışıyorum. Adı "Eve Döndüğünde Bana Mesaj Gönder”. Bu film, kadınların bir psikopat tarafından avlanma riskiyle karşı karşıya kalmadan şehirde dolaşamamaları konusuna değiniyor. Contemporary Istanbul’da hangi fotoğraflarınız sergilenecek? Ve daha önce İstanbul’da bulunmuş muydunuz? Eğer bulunduysanız bu şehir ne ifade etti sizin için? Offf, İstanbul'u seviyorum. İlk gelişim bir film çekimi içindi. Aman tanrım trafik fenaydı! Ama insanlar çok nazikti ve bana çok yardımcı oldular. Şehrinizin çok özel bir havası var. Ve İstanbul asla uyumayan, her zaman meşgul olan bir yer. Hızı seviyorum! İstanbul’a ikinci gelişimde ise daha uzun kaldım ve harika arkadaşlarla harika zaman geçirdim. “I try to stay away from photographers!” C I Photo Focus is one of the important sections of the 18th Contemporary Istanbul. The featured artist of the section curated by Simone Klein is Lennart Brede. We spoke to the London and Berlin-based artist, who works in the fields of photography and film, by mail before his exhibition at CI. One of your photographs that impressed me the most is the portrait of trans model Lola. All emotions come together in this portrait: innocence, anger, mystery, curiosity… What are your priorities when taking a portrait? Oh yes, thank you. It’s one of my favs too. A very strong expression Lola did bring across right? It’s a good question and actually it does vary. In general i like to sit down with my guest and we just chat. To catch a vibe. And at some point we go into the studio or on location and do the shot. In this case with Lola it was a bit different. She did a performance on a voguing ball. She totally slayed it on stage and the second she came down I did the shot. Do you want to show the naked truth or fictionalized reality in your photos? Which is more attractive to you? I really adore the beauty in truth! I like to make a picture that let the viewer look right into the persons soul. And I think i m good at this. But to be honest, nothing bores me more than always doing the same. So at some point i create some super staged thing again. Is the main material or element in photography human for you? Or situations and concepts? Humans! 100 percent. And concepts around human driven questions, tasks, challenges… BUSY BEE ON THE ROLLERCOASTER OF LIFE The sarcastic situation in your “Colonastics” series was amazing. Based on this series, i m curious about your perspective on life. What kind of life philosophy do you have? Oh thank you! Yes, this project was big fun with a serious topic as backdrop canvas right. But the sarcasm helps to deal with challenges. It’s interesting to see that people who have been through a lot most of the times have the best humor of all. My life philosophy? Busy bee on the rollercoaster of life. Or, tears of pleasure tears of pain. You can choose for yourself, but print them both :) What period of your life are you in right now, and which photo do you think best describes this period? Well its always shifting right? Life is never constant, never standing still. Right now i am super happy my family is healthy and I can express myself through my art. Art speaking i m reaching out to explore new horizons. Its exciting. Right now I would choose the photo “Not Everything Sucks” as produced and published in my exhibition and photo book “Because You Want to be Loved” i did with Anna Laudel Gallery. THE BALANCE IS EASY And of course, I want to ask you what inspires you. Also, which artists have influenced you so far? I try to stay away from photographers! I get my inspiration from music mostly, and people I meet. And stories i make up in my head or heart. But if i had to drop some names of artist that did/do inspire me it could be Nick Knight, Travis Scott, Bernd and Hilla Becher, Jay-Z, Wolfgang Tillmans, Andrea Arnolds. In addition to art photography, your areas of work also include photography collaborations with films and brands. How do you strike a balance between these? Do you have any other film projects in the near future? The balance is easy, sleep less work more. And choose wisely. Just learning to say no, its a difficult one! I’m working on a fashion film right now. It is called “Text Me When You Get Home” and it touches the topic of women not being able to stroll through the city without running risk getting hunted by some psychopath. I mean its 2023, come on! It is just unbelievable. Which of your photographs will be exhibited at Contemporary Istanbul? And have you been to Istanbul before? If you have been there, what did this city mean to you? Uff, I love Istanbul! The first time I came to shoot a film. The traffic was mental oh my gosh! And the people super kind and helping me on my mission. You have a very unique vibe to your city. And it is a place that never sleeps, always busy. I love the pace. Then i came for another film shoot and stayed longer for Contemporary Istanbul. We had a great time with great friends, making more friends.
- Yuzu Magazine | yuzumagazine.com | İstanbul
SHOP — Vol- 10 Aegean & Mediterranean Highlights TRAVEL BODRUM GUIDE TRAVEL OTRO OAXACA FILM BERRİN ULUTAŞ DESIGN & INTERIORS RAMON ESTEVE DESIGN & INTERIORS PATIO HOUSE TRAVEL TURKISH RIVIERA AEGEAN & MEDITERRANEAN BUY NOW CURRENT ISSUE VOL X SUMMER ART & CULTURE CAN AKGÜMÜŞ “If there is a wound, there is an opportunity to heal” DESIGN & INTERIORS İtalyan etkisinde bir Vancouver evi A Vancouver home with Italian influence ART & CULTURE LENNART BREDE “I try to stay away from photographers!” YUZU FILM WHEN TIME SLOWS DOWN DESIGN & INTERIORS VILLA PETRICOR TRAVEL THE REBELLO Porto'nun Yeni Stili Porto'S New Style DESIGN & INTERIORS Kaş’ın yeni tasarım oteli Kaş’s new design hotel DESIGN & INTERIORS MODELHANE Farklı bir ofis+atölye A different office+workshop TRAVEL Latin Amerika’nın ilk Soho House’ları Latin America's first Soho Houses VOL 10 MAMULA ISLAND ART & CULTURE Heraklitos’un izinde bir Leros sergisi A Leros exhibition in the footsteps of Heraclitus DESIGN & INTERIORS A modern interpretation of classic loft living in Brooklyn VOL 10 / Yuzu’s Choice Pa.te.os VOL 10 BODRUM GUIDE TRAVEL OTRO OAXACA Turistler için değil, gezginler için For travelers, not tourists for more YUZU COMMUNITY YUZU COMMUNITY DINNER VOL 1 Partner: JUMBO Nisan 2023, Avlu Bebek YUZU GREEN DAY Partner: KomşuKöy, Miboso, EkBiçYeİç, DemGreen, Lucca, Homemade Aromaterapi, Kandilli Peyzaj, Entropia, Panerai Mayıs 2022, KomşuKöy NEW SWAHA - NEW YEAR DINNER Partner: ISOKYO Aralık 2021, Raffles İstanbul YUZU VOL5 PRIVATE DINNER Partner: KİLİMANJARO Ekim 2021, BomontiAda GREEN MORNINGS Partner: GROHE Nisan 2021, Avlu Bebek O SÖĞÜT AĞACININ ALTINDA ‘YEŞİLMİŞİK’ MUHABBETİ Partner: +1 Nisan 2021, KomşuKöy INSTAGRAM @yuzu.mag WHERE YOU CAN FIND US TURKEY İSTANBUL Minoa Akaretler Minoa Bookstore Mudo Concept (Maslak / Teşvikiye / Bağdat Caddesi) Minoa Village Bey Karaköy Vakkorama (Zorlu, Akmerkez İstinye Park, Nişantaşı, Galataport) İZMİR Vakkorama İzmir İstinye Park Vakkorama Çeşme Marina Ortaya Dükkân - Alaçatı BODRUM Gibi Bodrum Leleg Living EUROPE London, Paris, Lisboa, Porto, Cascais, Madrid, Barcelona, Valencia, La Coruna, Menorca, Mallorca, Ibiza, Sevilla, Tenerife, Antwerp, Brugge, Brussels, Gent, Zaventem. USA (only at Barnes & Noble) CA / Los Angeles, Marine Del Rey, San Diego, San Jose, Sacramento, Roseville. NY / New York, Manhattan Beach, New Hartford. FL / Miami, Orlando, Jacksonville, Fort Myers, Fort Lauderdale. GA / Atlanta AZ / Phoenix WA / Seattle. CANADA Toronto, V ancouver, Montreal. Online satış ve abonelik için: YUZU SHOP coffee table book The North AEGEAN Edition this autumn
- ART & CULTURE | Yuzu Magazine
September 2023 | Art & Culture CAN AKGÜMÜŞ “If there is a wound, there is an opportunity to heal” words Onur Baştürk C ontemporary Istanbul 2023’teki CI Photo Focus’ta sergilenen siyah beyaz işlerinde bedende açılan boşluk, yara ya da yırtık olarak tanımlanabilecek izler var. Sen bu izleri nasıl tanımlarsın? Bu seride yola çıkış motivasyonun neydi? Son solo sergim “Great Dream” ile aynı ismi taşıyan ve serginin odağını oluşturan yapıt, CI Photo Focus kapsamında KAIROS Galeri’de sergileniyor. Bu seride hem bedenin kırılganlığına hem de dünya üzerinde geçirdiği süre boyunca aslında ne kadar dayanıklı olduğuna dair imajlar bulunuyor. Senin de bahsettiğin gibi bedende açılmış yara izleri ve yırtıkları görüyoruz bu fotoğraflarda. Bu seriyi üretirken “Eğer bir yara varsa, iyileşmek için de fırsat vardır” düşüncesi sürekli aklımdaydı. David Cronenberg’ün J.G Ballard romanından uyarladığı “Crash” filminde insanlar birbirlerinin yara izlerini seviyor, yaralarına karşı şehvet duyuyordu. Bu seride buna benzer bir yara sevicilik durumu var mı? “Crash” hakikaten sıra dışı bir film. Yara sevmekten bahsetmek mümkün. Ama bunun da ötesinde aslında o yaralar bizi birbirimize bağlayan bir deneyime dönüşüyor. Bu, “Hepimiz yalnızsak, yalnızlığımızda da beraberiz” duygusuna çok yakın. Aldığımız yaralar ve izleri bizleri birbirimize yakınlaştırıyor ve bağlıyor. Bedenin fotoğraflanmasıyla olan ilişkin nasıl? Bedenin daha çok bütünüyle değil de, parçaları ve kıvrımlarıyl a ilgilisin ve öyle üretiyorsun gibi geliyor bana. Neden? Başkalarının bedenine bakış, ancak onların izniyle mümkün olan çok hassas bir mevzu. Üstelik kameranın varlığı tüm dengeleri yeniden oluşturmayı gerektiriyor. Oldukça mahrem olan bu bir aradalık, parça-bütün ilişkisiyle dengeleniyor sanırım. Ayrıca parçalarla ilerlediğim zaman bedenler ve izler anonimleşiyor. I n your black and white works exhibited at CI Photo Focus, there are marks that can be described as gaps, wounds or tears on the body. How would you describe these traces? What was your motivation for this series? The artwork, which has the same name as my last solo exhibition "Great Dream" and forms the focus of the exhibition, is exhibited at KAIROS Gallery within the scope of CI Photo Focus. This series contains images of both the fragility of the body and how resilient it actually is throughout the time it spends on earth. As you mentioned, we see scars and tears on the body in these photographs. While producing this series, the thought "If there is a wound, there is an opportunity to heal" was always on my mind. In the movie "Crash", adapted by David Cronenberg from J.G. Ballard's novel, people loved each other 's scars and lusted after each other's wounds. Is there a similar wound loving situation in this series? “Crash” is truly an extraordinary movie. It is possible to talk about loving wounds. But beyond that, those wounds actually turn into an experience that connects us to each other. This is very close to the feeling of “If we are all alone, we are also together in our loneliness”. The wounds and scars we receive connect us to each other. What is your relationship with photographing the body? It seems to me that you are mor e interested in the parts and curves of the body, rather than the whole, and you produce it that way. Why? Looking at other people's bodies is a very sensitive issue that is only possible with their permission. Moreover, the presence of the camera requires re-establishing all balances. I think this quite intimate togetherness is balanced by the part-whole relationship. Additionally, when I progress with the pieces, the bodies and traces become anonymous.
- TASARIM | Yuzu Magazine | İstanbul
0 İtalyan etkisinde bir Vancouver evi A Vancouver home with Italian influence VILLA PETRICOR Kaş’ın yeni tasarım oteli Kaş’s new design hotel MODELHANE Farklı bir ofis+atölye A different office+workshop Brooklyn’deki tarihi deponun modern yorumu A modern interpretation of the historic warehouse in Brooklyn Pa.te.os Creativity and RAMON ESTEVE ARTCHIMBOLDI Menorca PATIO HOUSE YACHT CLASSIC HOTEL Muhteşem dönüşüm Amazing transformation COSME RUBRUM Gizemli şarap bağı ofisi Mysterious vineyard office Urla Stone House Erhan Sağır tasarımı BARLEY BARLEY designed by Erhan Sağır New project of Brent Comber C O N N E C T I O N MONOLITHUS’UN SIRLARI SECRETS of MONOLITHUS BAYOU VILLAS Bali efektli Akdenizli Mediterranean with Balinese effect BEYAZ SIĞINAK WHITE SHELTER ‘Secto Design Summer 2023’ten notlar HUMBERT & POYET Tasarımlarının özü ‘Low-key luxury’ The essence of their designs: Low-key luxury Show More
- DESIGN & INTERIORS | Yuzu Magazine
September 2023 | Design & Interiors english below VILLA PETRICOR words Alp Tekin photos Cesar Beja P etricor, yağmur damlalarının kuru toprak yüzeyine düştüğü anda oluşan toprak kokusuna verilen isim. Bu sözcük, antik Yunanca’da “kaya” anlamına gelen “petra” ile Yunan mitolojisindeki ikhṓr'un birleşmesinden oluşuyor. İşte bu kelimeden ismini alan Villa Petricor, tıpkı o toprak kokusu gibi sade ve dingin bir iç tasarıma sahip. Meksika’daki Tulum’da yer alan Villa Petricor, bulunduğu arazinin etrafındaki ağaçların etrafına inşa edilmiş. Doğal ışığın içeri girmesine izin verecek şekilde yapılan tasarım CO-LAB Design Office’e ait. Villa Petricor’u çevreleyen tropikal bahçe ise hem mahremiyet yaratıyor hem de tüm odalara yeşil bir fon sağlıyor. P etricor is the name given to the earthy smell that occurs when raindrops fall on the dry soil surface. The word is a combination of “petra” meaning “rock” in ancient Greek and ikhṓr in Greek mythology. Taking its name from this word, Villa Petricor has a simple and serene interior design just like that earthy scent. Located in Tulum, Mexico, Villa Petricor was built around the trees around its land. The design, which allows natural light to enter, belongs to CO-LAB Design Office. The tropical garden surrounding Villa Petricor both creates privacy and provides a green backdrop to all rooms.
- Seyahat
April 2023 | Travel | Vol 9 KISAWA The first 3D hotel or an ‘unbreakable’ C onventional construction alone is responsible for 11 percent of carbon emissions on our planet! The only thing that can be an alternative to these constructions with an emission rate of almost zero are projects started with three- dimensional (3D) printer technology. We were thrilled when the Striatus pedestrian bridge, designed in 3D by Zaha Hadid Architects, was exhibited at the 2021 Venice Architecture Biennale. Within a short period of time, 3D home projects began one after another. In fact, we covered these projects in detail in the 5th issue of Yuzu. Now you have the world’s first 3D-printed hotel, the Kisawa Sanctuary. Built from a clever mix of sand, soil, and saltwater using 3D printers, Kisawa is located on Benguerra Island, 14 kilometers off Mozambique. THE TREASURE OF THE ENTERPRISING PRINCESS Nina Flohr is the investor and creator of this truly ecological resort with 22 bungalows spanning 750 hectares. She is the creative director of Vistajet, founded by her father, Thomas Flohr, in 2016. Nina also has royal roots: A princess of Greece and Denmark. Kisawa is Nina’s most precious treasure. So much so that Nina Flohr designed Kisawa’s ecological attitude and every detail of its identity and design. The most striking example: because she wanted the design to reflect the people and traditions of Mozambique, Nina has worked with the local community since the beginning of the project, giving preference to women on the team. She also collected various items and accessories from across Africa “to celebrate African craftsmanship”. Clay pots from the Nupe tribe in Nigeria, hand-carved chairs from the Makonde people in Tanzania, and antiques and artwork from Senegal and Ghana are elegant ethnic elements of Kisawa. THE BOND BETWEEN EARTH, LIFE, AND SOIL Kisawa, which means “unbreakable”, describes its mission as “connecting the earth, life, and the soil”. Indeed, with its unique design, Kisawa makes this connection from the very first moment. Of course, this winery is also very comfortable: each bungalow has a private beach, outdoor terrace, infinity pool, outdoor seating, and kitchen. OBSERVATORY AT THE OTHER END OF THE ISLAND The Bazaruto Scientific Studies Center (BCSS), located at the other end of the island, is Kisawa’s sister facility founded by Nina Flohr. The BCSS is the first African ocean observatory to monitor multiple ecosystems and climate change and is a non-profit center. This solar- powered field research facility, operated with a zero- waste strategy, is also a dream of Flohr’s. Noting that African tourism is mostly about safaris, Flohr wants BCSS to draw attention to the rich marine life in Africa. Guests staying at Kisawa can participate in activities such as tagging marlin fish and sharks with BCSS scientists. WHAT ELSE TO DO While in Kisawa, be sure to: - Take a boat trip and see dugongs and dolphins. - Visit Crocodile Lake and have a breakfast there. - Hike with a nature guide and spot more than 150 species of birds. - Climb the red dune to see the sunrise over the Indian Ocean. - Visit the permaculture garden and choose your own lunch. WHEN AND HOW TO GET THERE - You can reach Benguerra Island directly from Johannesburg (JNB), Maputo (MPT), and Kruger Mpumalanga (MQP) airports. - When is the best time to visit Kisawa and Benguerra Island? The warmest months are December, January, February, and March. for more Print YUZU MAGAZINE - IX Tükendi Sepete Ekle Dijital / Pdf YUZU MAGAZINE - IX 60,00₺ Fiyat Sepete Ekle
- Seyahat
November 2022 | Travel | France below english Côte d’Azur’un en yenisi: Maybourne Riviera C laridge's, The Connaught, The Berkeley, The Maybourne Beverly Hills gibi efsanevi lüks otellerin sahibi Maybourne Hotel Group’un Côte d’Azur’daki son oteli çarpıcı tasarımıyla dikkat çekiyor. Roquebrune-Cap-Martin'in yukarısındaki kayalık bir yarımada üzerine inşa edilmiş Maybourne Riviera Oteli’nin mimarisi Jean-Michel Wilmotte'ye ait. Otel aynı zamanda gastronomik bir destinasyon olmaya hazırlanıyor. Üç Michelin yıldızlı Mirazur'un efsanevi Mauro Colagreco'su ve geçmiş yıllarda dünyanın En İyi 50 Restoranı listesinde bir numaranın sahibi olmuş şef Jean-Georges Vongerichten sayesinde. Otelin en üst katında yer alan şef Colagreco’nun restoranı Ceto ise yakın zamanda ilk Michelin yıldızını kazandı. The newest of the Côte d'Azur: Maybourne Riviera T he latest hotel of the Maybourne Hotel Group, the owner of legendary luxury hotels such as Claridge's, The Connaught, The Berkeley, The Maybourne Beverly Hills, on the Côte d'Azur draws attention with its striking design. The architecture of the Maybourne Riviera Hotel, built on a rocky peninsula above Roquebrune-Cap-Martin, belongs to Jean-Michel Wilmotte. The hotel is also preparing to become a gastronomic destination. Thanks to the legendary Mauro Colagreco of Mirazur with three Michelin stars and chef Jean-Georges Vongerichten, who has been number one in the list of the world's 50 Best Restaurants in the past years. Chef Colagreco's restaurant, Ceto, located on the top floor of the hotel, recently earned its first Michelin star.
- SEYAHAT | Yuzu Magazine | İstanbul
THE REBELLO Porto'nun Yeni Stili Porto'S New Style Latin Amerika’nın ilk Soho House’ları Latin America's first Soho Houses MAMULA ISLAND BODRUM GUIDE OTRO OAXACA Turistler için değil, gezginler için For travelers, not tourists MENORCA GUIDE BİR GECELİK KIZIL ÇÖL DENEYİMİ ONE NIGHT RED DESERT EXPERIENCE TURKISH RIVIERA GASTRO LISBON UMBERTO 121 Muhteşem Salmon Eye ve Iris Gorgeous Salmon Eye and Iris KAPTANIN SEYİR DEFTERİ CAPTAIN’S JOURNAL PATMOS GUIDE yuzu ‘L.E / Miami 2023’teydi yuzu was in L.E / Miami 2023 PICASSO, LEGER VE MATISSE’İN İZİNDE FOLLOWING PICASSO, LEGER AND MATISSE KALESMA Otel değil, köy gibi Not a hotel, like a village AMAN NEW YORK New York’un sessizlik vahası New York’s Oasis of Silence BORGO GALLANA Mutlu bir hayatın en güzel anları The most beautiful moments of a happy life TIERRA PATAGONIA KISAWA The first 3D hotel or an ‘unbreakable’ Daha fazla
- ART & CULTURE | Yuzu Magazine
August 2023 | Art & Culture Heraklitos’un izinde bir Leros sergisi words Selin Akın G alerist ve Perasma olarak gerçekleştirdiğimiz “Time is a Child” isimli karma sergimiz; Leros’un geçmişiyle bugün adada var olan yaşam biçiminin harmanlanmış yapısını ilgi çekici bulmamızla ortaya çıktı. Zamanın bir çocuk gibi umursamaz akışı , kaçınılmaz olarak Leros’un ritmiyle paralel düşünmemize neden oldu. Davet ettiğimiz sanatçıların sergi için önerdiği eserler, adayı tanımamızla, sanatçılarla diyaloğumuzla eş zamanlı gelişti. ETERNITY AND A DAY Bize Leros’ta zaman farklı akıyor gibi geldi: Bu sergiyi düzenlediğimiz için mi yoksa burada zaman gerçekten kendine has bir şekilde aktığı için mi? Orasını bilmek pek mümkün değil. Zamanın kendi akışında sürdüğü bu adada Alice Guittard, Ayça Telgeren, Burcu Yağcıoğlu, Elif Uras, Evgenia Vereli, Kostis Velonis, Lara Ögel, Malvina Panagiotidi, Maria Joannou, Martin Creed, Merve İşeri, Nazım Ünal Yılmaz, Nil Yalter, Nuri Kuzucan, Rashid al Khalifa, Savvas Laz, Serkan Özkaya, Serra Duran, Silva Bingaz, Stefania Strouza, William Kentridge, Yeşim Akdeniz ve Yusuf Sevinçli’den oluşan, toplamda 22 sanatçının bir araya gelerek oluşturduğu birliktelik, bir yelken okulunun dönüştürülmesiyle gerçekleşti. Serginin ilhamı ise Teodoros Angelopulos yönetmenliğindeki “Eternity and a Day” filmi ve Heraklitos’un “Zaman, sahilde beş taş oy nayan bir çocuktur” cümlesiydi. Ada sakinlerinin günün her saatinde rutin yüzme program için kullandığı Koulouki koyunda yer alan yelken okulu, sabah saatlerinde adanın ihtiyar heyetinin, ilerleyen saatlerde ise işinden öğle tatili için çıkan gençlerin uğrak yeri oluyor. Ada yaşamında usulca kendine yer edinen “Time is a Child” sergisi, ziyaret edenlerin meraklı bakışları ve ders almaya gelen çocukların keyifli sorularıyla sanki hep oradaymış gibi bir hisle devam etti. Her bir sanatçının zamanla olan iletişimini bambaşka kanallardan aktardığı sergide; kimisi çocukluğundaki zamanın akışına kimisi zamanın döngüselliğine, kimisi de zamanın enerjisine değindiği eserlerle birbirine eşlik etti. Türkiye, Yunanistan, İngiltere, Fransa ve Güney Afrika’dan sanatçıların bir araya geldiği bu sergide, 22 sanatçının her birinin zamanı kendi zihinlerinde ve duygu durumlarında nasıl yorumladıklarını deneyimleme fırsatı bulduk. A Leros exhibition in the footsteps of Heraclitus O ur group exhibition, "Time is a Child," which we held as Galerist and Perasma, arose from our interest in the blended structure of Leros' past and the lifestyle that exists on the island today. The erratic flow of time, like a child, compelled us to think in synchronization with the rhythm of Leros. The works proposed by the artists we invited for the exhibition evolved concurrently with our exploration of the island and our dialogues with the artists. ETERNITY AND A DAY We had the impression that time moved differently on Leros: Was this because we organized the exhibition here, or because time moves in its own way here? That is impossible to know. The exhibition was inspired by the Theodore Angelopoulos film "Eternity and a Day" and Heraclitus's aphorism, "Time is a child playing five stones on the beach." The sailing school in Koulouki Bay, which is used by the island's residents for routine swimming programs at all hours of the day, is frequented in the morning by the island's elders and in the following hours by young people who leave their jobs for lunch. The "Time is a Child" exhibition, which had gradually gained a place in island life, continued with the curious gazes of visitors and the pleasant questions of the children who came to take lessons, as if it had always been there. Each artist conveyed their communication with time through completely different topics in the exhibition; some touched on the flow of time in their childhood, others on the circularity of time, and still others on the energy of time. In this exhibition, which brought together artists from Turkiye, Greece, England, France, and South Africa, we were able to see how each of the 22 artists interpreted time in their own minds and moods.
- FİLM | Yuzu Magazine
August 2023 | Film | by YUZU WHEN TIME SLOWS DOWN C an architecture slow down time? Amanruya, which draws attention with its stone-weighted architecture compatible with the land it is located in, is the best example of this. This short film is a journey to those slowing moments... M imari yapı zamanı yavaşlatabilir mi? Bulundu ğu araziyle uyumlu taş ağırlıklı mimarisiyle dikkat çeken amanruya bunun en iyi örneği. Bu kısa film de o yavaşlayan anlara yapılan bir yolculuk... Director Onur Baştürk Editing Abdullah Abukan
- TASARIM-1
june 2023 | Mediterranean Design | Vol 10 english below GÜNEY İTALYA’NIN TERRACOTTA RUHU words Onur Baştürk photos A. Muscatello venue Campicello (Strait of Messina) art director Aricò A ntonio Aricò güney İtalya’da doğup büyümüş bir tasarımcı ve kreatif direktör. Seletti ile iş birliği sonucu ortaya çıkan Magna Graecia isimli yeni koleksiyonu da öyle: Güney İtalya’daki antik Yunan kolonilerinin stilistik özelliklerinden ilham alınarak tasarlanmış, tamamen terracotta’dan yapılma bir obje serisi. Hem iç hem de dış mekanda kullanılabilen Magna Graecia; dünyadaki tüm terasları, bahçeleri, verandaları ve aynı zamanda salonları, istila etme hırsına sahip bir Akdenizli. Ama bu hırs tam aksine masum. Çünkü Aricò, Akdeniz’in sıcak ve güneşli atmosferini her yere ulaştırmak istiyor. Güney İtalya’nın neresinde doğdun? Sicilya’nın hemen karşısındaki sahilde, Reggio Calabria kasabasında doğdum. Gianni Versace’nin doğduğu kasaba. Benim gözümde büyüleyici bir yer. Reggio Calabria hakkında en çok sevdiğim şey hâlâ gerçek bir yer oluşu. Ayrıca güçlü zıtlıklar açısından zengin bir yer. Güzelliğinin yanı sıra güneye özgü bir kaosu da var, ki bu benim için insan yaşamının bir metaforu. Akdeniz’de olmak tasarımlarını nasıl etkiliyor? Aslında bu zamanla ilgili bir mesele. Okurken dünyayı dolaşmalı ve çalışmaya başladığın ilk yıllarda seyahat edip hızlı olmalısın. Olgunlaştığını hissettiğinde ise -yaşının 60 olması gerekmiyor- yavaşlamayı öğrenmelisin. Az ama iyi yönde şeyler yapmayı seçmelisin. Sanırım Akdeniz yaklaşımımın sırrı bu! TERRACOTTA SPIRIT OF SOUTHERN ITALY A ntonio Aricò is a designer and creative director born and raised in southern Italy. As his new collection, Magna Graecia, realized in cooperation with Seletti, is a series of objects inspired by the stylistic features of ancient Greek colonies in southern Italy and made entirely of terracotta. Magna Graecia, which can be used both indoors and outdoors, is a Mediterranean with an ambition to invade all the terraces, gardens, patios and at the same time the halls, the entrance part of the houses in the world. However, this ambition is rather innocent. Because Aricò wants to bring the warm and sunny atmosphere of the Mediterranean to everywhere. Where in southern Italy were you born? I was born in the town of Reggio Calabria, located along the beach just across Sicily. The town where Gianni Versace was born. In my eyes, it’s a fascinating place. What I love most about Reggio Calabria is that it’s still an authentic place. It is also a place that is rich in terms of powerful contrasts. In addition to its beauty, it also has a southern chaos, which to me is a metaphor for human life. How does being in the Mediterranean affect your designs? Actually, it’s a matter of time. While studying, you should travel around the world, and you should travel and be fast in the first few years you start working. When you feel growing mature - you don’t have to be 60 - you must learn to slow down. You have to choose to do things in a small but good way. I think that’s the secret of my Mediterranean approach! for more Print YUZU MAGAZINE - X 215,00₺ Fiyat Sepete Ekle
- Seyahat
Mayıs 2020 | Seyahat | Japonya Kyoto’da bir ‘ryokan’da kaldım Yazı & Fotoğraflar | Özlem Avcıoğlu Ş u kesinlikle doğru: Japon kültürünü tanımak istiyorsanız mutlaka Kyoto’yu ziyaret etmelisiniz. Çünkü şehir üç yüzyıla yakın Japonya’nın başkenti olduğu için sayısız tarihi ve kültürel mekânı barındırıyor. Ayrıca zen bahçeleri, tapınakları, sokakları ve parklarıyla insan kendini bir filmin içinde gibi hissediyor Kyoto’da. Saatte 320 km hızla gidebilen meşhur Shinkansen, yani hızlı trenle Tokyo’dan 2.5 saatte ulaşılan Kyoto’da deneyimlemeniz gereken en önemli şey bir ‘ryokan’da konaklamak. Ryokan, geleneksel Japon hanı ya da otellerine verilen isim. Katı kural ve prensipleri var. Bir ryokana geldiğinizde ilk iş ayakkabılarınızı kapı önünde çıkarmak. Sadece çorap ya da size verdikleri tokyo ile içerde dolaşabiliyorsunuz! Ryokanlarda sizi geleneksel bir çay seremonisiyle karşılıyorlar. Odaların isimleri de genellikle Japon çiçek ve bitki isimlerini taşıyor. Krizantem süiti, kiraz süiti gibi… Odaların içinde giymeniz için her zaman yukata denilen rahat bir kıyafet bulunuyor. Yemeğe giderken, ryokanın bahçesinde dolaşırken bunu giymeniz bekleniyor. SADECE YER YATAĞI VAR Bütün odaların Japon stilinde döşeli olduğunu hatırlatayım. Yerler tatami denilen, döşeme kaplama gereci olarak kullanılan kalın hasırla kaplı. Odalar fusuma adı verilen kağıt kaplamalı, ince tahtadan yapılma sürme kapılarla ayrılmış. Ryokanlarda futon denilen yer yataklarında yatılıyor. Futonlar genelde oshi-ire denilen dolapların içinde. Akşamları futonları sermek ve sabah kaldırmak oda temizlikçisinin görevi. Kahvaltınız ise sabah odanıza getiriliyor ve tabii ki Japon usulü yiyeceklerden oluşuyor. Ben ryokan deneyimi için Arashimaya bölgesinde, sadece geleneksel bir botla ulaşılan, nehir kıyısındaki Hoshinoya Kyoto ’yu seçtim. Yüzyıllık binaların birinde yer alan Hoshinoya’da neler mi yaptım? Elbette kurala uyup odama ayakkabılarımı çıkararak girdim. Sabahları nefis Japon kahvaltısı yaptım. Zen bahçesinde dinlenip çay merasimine katıldım. Akşamları ise sadece otel misafirlerine hizmet veren, tek tek odalardan oluşan restoranda Kyoto mutfağından minik ama hepsi bir tabloyu andıran yemekleri tattım. Ryokanlarda kalmak istemiyorsanız Aman zincirinin yeni oteli Aman Kyoto, Four Seasons, Westin Miyako ya da Hyatt Regency ’de konaklayabilirsiniz. Bu otellerin içinde de ryokan tarzı döşenmiş odalar bulmak mümkün. BU TAPINAKLARA GİDİLMELİ İkibinden fazla tapınağa sahip şehirde görmeniz gereken en önemli tapınak Altın Pavilyonu ile bilinen Kinka-Ku-Ji. Ayrıca, instagramda sıkça fotoğrafına rastladığımız dört kilometre uzunluğundaki kırmızı tahta kapılardan geçilerek ulaşılan Fushimi Inari Shrine ile her gün rahiplerin ince kumdan elleriyle yaptığı Zen bahçeleriyle bilinen Kodaji Temple da görülmesi gerekenler arasında. GEYŞALARIN BÖLGESİ Kyoto’nun tarihi Gion bölgesi artık sayısı oldukça azalan geyşaların yatılı okullarının da bulunduğu yer. Buradaki sokaklar yerel kıyafetleriyle dolaşan insanlarla dolu olduğu için en çok fotoğraflanan bölge burası Kyoto’da. Aynı zamanda birçok kafe, restoran, ryokan tarzı otel ve başta kimono olmak üzere el yapımı yerel eşya satan dükkân ve butiklere ev sahipliği yapıyor Gion . UNUTMADAN… - Arashiyama bölgesindeki Sagano Bambu Ormanı da Kyoto’da görülmesi gereken, kendinizi çok dingin ve iyi hissedeceğiniz bir yer. - Yemek yemek için çok seçeneğiniz var, ama ben bir çeşit Japon fondüsü olan, et ve sebzeleri önünüzdeki tencereye atarak pişirdiğiniz ‘shabu shabu’yu öneririm. Ama unutmayın, bu özel yemeği servis eden restoranlarda ayakkabılarınızı çıkaracak ve yerde oturacaksınız. Agotsuyu Shabu Shabu bu anlamda en iyi restoranlardan biri. - Nishiki Market ise geleneksel Japon mutfağına özgü her şeyi bulabileceğiniz bir pazar yeri. Taze balıklardan mutfak araç gereçlerine, sezonluk gıdalardan Japon tatlılarına ve tabii sushiye kadar yeme içmeyle ilgili her şey mevcut burada. SEYAHAT | Kategorinin diğer yazıları İzlanda’nın Sırları Rota Karadeniz, hedef ‘doğal izolasyon’ Zamanın durduğu şehir: Harar Kyoto’da bir ‘ryokan’da kaldım Karavan tatiline dair merak ettiğiniz her şey Issızlığın ortasındaki 10 inziva oteli Açıl susam açıl: Marakeş Test sonucunu göstererek uçağa bineceğiz Asya’nın mistik kapalı kutusu: Myanmar Tsipouro içmeden o adadan dönmeyin! Issız kanyonun ortasında: Amangiri Mars'a gitmiş kadar oldum! Buenos Aires’te yapmanız gereken 20 seksi şey
- TASARIM-1
May 2023 | Design & Interiors | Vol 9 english below The 1818 Collective words Alp T ekin photos Nicole Franzen, Portrait Photo, Glen Allsop H amptons’daki tarihi Sag Harbour köyünde yer alan The 1818 Collective, sürekli gelişmeyi hedefleyen bir topluluk, etkinlik alanı ve konsept dükkân. Tasarımcılar, zanaatkârlar ve iç mekan tasarımıyla dünyayla ilgilenen herkesin ilham alabileceği bir yer. The 1818 Collective, iki kadının yaratıcı sinerjisinden doğmuş: İç mimar Kristin Fine ve ALT for Living showroom’un kurucusu Analisse Taft-Gersten. THE 1818 COLLECTIVE’DE NELER VAR? Dünyanın dört bir yanından eski ve modern mobilya, aydınlatma, sanat eserleri, dekoratif aksesuarlar ve tekstil ürünlerinin bir karışımı mağazada yer alıyor. Fine ve Taft-Gersten, “Bir şeyleri yan yana getiriyor ve alışılmadık bir denge sergiliyoruz” diyor, “Bir resim yapmak ya da bir yemeği bir araya getirmek gibi”. Fine ve Taft-Gersten şunu da eklemeyi ihmal etmiyor: “Bu sürekli değişen eklektik koleksiyonu bir araya getirmemizde bize rehberlik eden av duygusunu uyandıran benzersiz ve özel parçalar sunmak istiyoruz”. L ocated in the historic village of Sag Harbor in the Hamptons, The 1818 Collective is a community and event space that seeks continuous improvement. A place where designers, craftsmen and anyone interested in the world of interior design can find inspiration. The 1818 Collective was born from the creative synergy of two women: interior designer Kristin Fine and Analisse Taft-Gersten, founder of the ALT for Living showroom. WHAT CAN YOU FIND AT THE 1818 COLLECTIVE? A mix of vintage and contemporary pieces of furniture, lighting, artworks, decorative accessories and textiles from all over the world (from the United States and Australia to France and Italy, among others)… “We juxtapose things, create tension and showcase unusual balance,” describe Fine and Taft-Gersten. “It’s like doing a painting or putting together a meal.” The common thread is that you can see the hand of the maker through every object. “We want to present unique and custom pieces, which evoke the sense of hunt that guides us to put together this ever-changing eclectic collection,” say Fine and Taft-Gersten. “We want to create a place to find something special and leave room for “creative accidents’, for the unexpected”.