top of page

Mayıs 2020 | Stil | Türkiye

İçinden Aman stili geçen bir rüya

Yazı | Onur Baştürk 

Yıl 1988. Endonezyalı otelci Adrian Zecha artık farklı bir şey yapmak ister ve Phuket’e yaptığı bir seyahat sonrası o farklı şeyi hindistan cevizi ağaçları arasına gizlenmiş Pansea plajındaki bir villada bulur: Aman. 

 

Sonradan büyük bir zincir ve havalı, ikonik bir otel markası durumuna gelecek Aman’ın felsefesi o zamanlar ortaya çıkar: Büyük ve geniş alanlar. Bağırıp çağırmayan bir lüks anlayışı. Gelen misafirin kendini özel ve huzurlu hissedeceği, unutamayacağı bir deneyim yaşayacağı ortam… Alabildiğine yalın ve doğanın önüne geçmeyen bir tasarım… 

 

Zecha’nın Phuket’teki ilk Aman’ı, yani Amanpuri açıldığında kimseler bu geniş alanlı otel fikrinin uzun vadeli olacağına inanıp Zecha’ya yatırım yapmaz. Ama tam aksi olur. Zecha’nın Aman’ı yavaş yavaş büyümeye başlar. Sankritçe’de “barış ve huzur” anlamına gelen Aman’ın şu an 20 ülkede 31 oteli mevcut. 

 

Hatta öyle ki Aman tarzını sevenlerin ve tatillerini sadece Aman’larda geçiren insanların oluşturduğu bir “AmanJunkies” grubu bile var.

 

PEKİ ZECHA’YA NE OLDU?

 

Zecha, bir süre önce Aman zincirini Rus iş insanı Vlasdislav Doronin’e sattı. Bu değişiklik beraberinde Aman’da yeni bir açılımı da beraberinde getirdi. Aman’lar büyük şehirlere de girmeye başladı. Önce Tokyo’ya bir otel açıldı. Daha sonra New York Manhattan’ın göbeğindeki Crown Building hayli pahalı bir rezidans/otele dönüştürüldü. Onun açılışı bu yıl içinde planlanıyordu ama şimdilik net tarih belli değil… 

 

Peki Zecha ne yapıyor? Sıfırdan yeni bir marka yarattı: Azeria. İlk otelini Vietnam’a açan Azeria, ilhamını bizim için çok tanıdık olan bir şeyden alıyor: Kervansaraylar. Zecha, yabancıların “caravanserai” diye bildiği kervansaraylardaki gibi “büyük bir han” yaratmış Azeria markasıyla. Ama felsefesi yine Aman’ın tarzına çok yakın… 

HERKES KAPANDI SANIYORDU 

 

Aman zincirinin Türkiye üzerindeki tek şubesi ise Bodrum’daki Amanruya. Demir Evleri’nin bulunduğu koya konuşlanan Amanruya 2012’de açıldı. 2017 yazında ise bir sezonluğuna açılmayınca tamamen kapandığı düşünüldü. 2018’le beraber Amanruya yeniden atağa geçti. Hatta Carla Bruni ve Nicolas Sarkozy çiftininin o yaz otelde konaklaması bir hayli konuşuldu. Bu yaz ise sezonu 1 haziranda açmaya hazırlanıyor Amanruya. 

 

ÖĞÜN ÇİFTİNİN TASARIMI 

 

36 villadan oluşan Amanruya’nın mimarı Emine- Mehmet Öğün çifti öyle doğaya saygılı (tek bir ağacı bile yerinden sökmemişler) bir yer yapmışlar ki, insan Amanruya’nın içinden çıkıp Bodrum’un kaosuna karışmak istemiyor bile. 

 

Öte yandan Ege yerel mimarisi ve Osmanlı mimarlık birikiminin şık bir karışımı Amanruya. Bu yüzden tasarımı özgün ve sahici. 

 

Ayrıca her şey arazinin doğal, jeolojik, topoğrafik verileri göz önüne alarak yapılmış. Kullanılan her bir taş o araziye ait, her birinin ayrı bir nedeni/hikayesi var. 

 

Amanruya’yı aynı kategorideki otellerden ayıran diğer güzellikleri şöyle sıralayabilirim: 

 

- Hiçbir villanın birbirini görmemesi, dolayısıyla sonuna kadar özgür olmanız.

- Şarap ve puro salonu.

- Üç katlı, manzarası da nefis kütüphane. 

- Sanat galerisi.

- Ve Antalya’dan getirilen yeşil ve turkuaz mermerlerle üretilmiş 50 metrelik sonsuzluk havuzu…

STİL | Kategorinin diğer yazıları

yuzulogoweb2.png
bottom of page