Nisan 2020 | Seyahat | Amerika
Issız kanyonun ortasında: Amangiri
Yazı | Özlem Avcıoğlu
Utah ve Arizona sınırında, kuş uçmaz kervan geçmez bir bölgede, kanyonların hemen içinde dünyanın en lüks otellerinden biri bulunuyor: Amangiri!
Ünlü Aman Otelleri zincirinin sıra dışı üyelerinden biri olan Amangiri, doğa harikası Glen kanyonu ile Colarado nehrine bağlanan Lake Powell kıyılarına yarım saat uzaklıktaki dev arazinin içinde. Adeta kayaların arasına karışmış bu lüks oteldeki deneyimime geçmeden önce oraya varış hikayemi ve görülecek yerleri anlatmam gerekiyor.
ÖNCE LAS VEGAS’A UÇUN
Yıllardır izlemekten sahneleri hafızamıza kazınmış western filmleriyle ıssız, upuzun yollarda geçen araba sahnelerinin gerçek mekanı olan Amerika’nın güney batısına yolculuk için en iyi başlangıç seçeneği Las Vegas’a uçmak. Çünkü Phoenix ya da Denver’dan aktarmalı uçuşlar rötar yapabiliyor. Hem de vahşi batıda araba kullanma fikri çok çekici!
Ben de arkadaşım Esra’yla New York’tan Las Vegas’a uçtum. Bir gece orada kaldıktan sonra ertesi sabah kiraladığımız araba ile Amangiri’ye doğru yola düştük.
ÖNCE GRAND CANYON
446 kilometre uzunluğundaki Grand Canyon, Arizona’da bulunmasına rağmen Utah ve Nevada’ya kadar uzanıyor. Las Vegas’tan doğuya doğru yönelirseniz üç saat içinde ana kanyona ve derin yarların bulunduğu ‘National Park’a ulaşıyorsunuz.
Bu park kanyonlar bölgesinin en ucunda. Kanyon, Colarado Nehri’nin kanalı milyonlarca yılda yarmasıyla oluşmuş ve bazı bölgelerinde derinlik 1600 metreye kadar ulaşıyor! Bu inanılmaz dev yarlara bakınca dünyanın iki milyar yıllık tarihine de tanıklık etmiş oluyorsunuz.
BÜYÜLEYİCİ: ZION NATIONAL PARK
Kuzeye doğru ilerledikçe doğa gerçekten vahşi batıya dönüşüyor. Uzun ve ıssız yollarıyla filmlerde gördüğümüz, 1930 ve 1950’li yıllar arasında eminim binlerce gangsterin gizlice gömüldüğü Nevada Çölü çıkıyor karşımıza.
Uzun bir yolculuk sonrası Nevada/Utah sınırına varıyoruz. Burada gezilmesi gereken yerlerden biri kesinlikle doğa harikası ‘Zion National Park’.
Zion, yüzyıllarca kuvvetli su akıntıları tarafından oyulmuş, rüzgar, yağmur ve buz gibi doğa olaylarıyla yeniden şekillenmiş kanyonlardan ibaret. Geçitleri, tünelleri, dağlarda trekking yapan insanları ve yemyeşil deresiyle büyüleyici bir yer!
NAVAJO YERLİLERİNİN ŞİFRELERİ
Sırada Grand Canyon’un en kuzey ucunda bulunan, Lake Powell kıyısındaki Antelope Canyon var. Burası Amerika’nın yaşayan en büyük Kızılderili kabilesi ‘Navajo Reservation’ın ana yerleşim bölgesi.
Bu noktada izlemeyenler için 1992 yapımı Windtalkers (Rüzgarla Konuşanlar) filmini anımsatayım. Filmde Navajo yerlilerinin gerçek hikayesi anlatılır. Hikaye de şu: İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonlar, Amerikalıların geliştirdiği her şifreyi kırıp haberleşmelerini dinlemeyi başarır. Bunun üzerine Amerikan ordusu yüzlerce Navajo yerlisini askere alır ve onların konuştuğu dilden kırılması çok zor yeni bir kod geliştirir. Bu yerliler Pasifik’te haberleşmede görev alır ve anında şifre çözüp Amerikan ordusunun hızını artırmaya yardımcı olurlar.
SONUNDA ‘AMANGİRİ’ GÖRÜNDÜ!
Varış noktamıza çeşitli badireler atlatarak, sekiz saatlik bir araba yolculuğu sonrası ulaşıyoruz ama Amangiri Oteli o denli doğa içinde kaybolmuş bir yer ki, ufacık tabelasının önünden geçip gidiyoruz tabii ki!
Nihayetinde, “Kapınız nerede?” diye oteli arıyoruz ve tekrar geriye dönüp koskoca kanyonların içindeki ufacık zili buluyoruz! Kapı açılıyor. Bu kez bir yolda ilerlemeye başlıyoruz. Ama git git, hala gözüken bir bina yok! Yolun sonunda doğanın içine oyulmuş ve neredeyse onunla bir olmuş ‘resort’un kapısına ulaşıyoruz.
BU OTELDE KİMSE YOK MU?
Doğal ortama uyması, hatta kaybolması için büyük çaba sarf edilmiş mimarisi ve kaya oluşumlarını içine alan havuzuyla gerçekten dünyanın en güzel resort otellerinden biri Amangiri. Oteldeki her şey açık toprak rengi. Otelin dışı kadar iç bölümlerinde de bu sakinlik, dinginlik tonu devam ediyor.
Otel 34 süitten oluşuyor. Hemen her Aman’da olduğu gibi burada da diğer odalarda kalan müşterilerle karşılaşmıyorsunuz. Sanki bütün resort kendi evinizmiş gibi hissediyorsunuz. Genelde kalanlar akşam yemeklerini kanyon manzaralı teraslarında yiyor. Otelin restoranında tek tük insan oluyor.
23.00’DAN SONRA İÇKİ YOK!
Bu arada bana çok ilginç gelen bir kuralla karşılaştık. Amangiri’nin de konuşlandığı Utah’ın kanunlarına göre sadece sabah 11.00 ve akşam 23.00 arası içki servisi yapılabiliyor. Amangiri’de restoran harici bar zaten yok. Süitlerdeki mini barlarda da içki bulunmuyor. Yani gece 23.05 gibi bir bardak şarap alayım derseniz, yasak!
“Yahu kanyonların ortasındayız, kim görecek bizi?” diye tutturmama rağmen, “Kural kuraldır” demişti otel görevlileri bana.
Bu açıdan kendine özgü bir eyalet Utah. Popüler kültürde Salt Lake City ve Sundance Film Festivali ile bilinse de farklı katmanlara sahip.
Halkının büyük çoğunluğunu oluşturan tutucu Mormonlar’ın inanış ve kuralları eyaletin bütününü etkilemiş durumda. Hemen hemen hiç bar bulunmayan eyalette, garsonların size “Ne içersiniz?” diye sormaları bile yasak! Ancak kendiniz içki istediğiniz takdirde servis yapılıyor bu eyalette.
Eyaletin Arizona’ya yakın olan taraflarında ise Kızılderili inanışları ve yaşamı halen hüküm sürüyor. Bunun yanı sıra Utah, Amerika’nın en az polisiye vakalarının olduğu, en temiz ve yaşam şartlarının yüksek olduğu bir eyalet aynı zamanda.