top of page
Stand-up comedy.jpg

August 2024 | Urban

ENGLISH BELOW

Şehirden ACI-TATLI notlar

words Onur Baştürk

DSCF9632.JPG

Yıl 1999… Teşvikiye’deki bir apartmanın üçüncü katında açılan Buz, kulaktan kulağa yayılarak kısa sürede kendi müdavimini yaratır. Kapısında tabela bile olmayan, 20 kişlilik bir masanın etrafına herkesi oturtan, ilk kez 17.00 ile 22.00 arasında parti yapan Buz Bar’ın kendisi kadar ekibi de popüler olur: Lal Dedeoğlu, Ender Sanal ve Hakan Özkul… İşte o popüler figürlerden birinin, Hakan Özkul’un, salı gecesi Frankie’de 50’inci yaş kutlama partisi vardı. Haliyle 2000’lerin başı ve ortalarında gece hayatında sıkça gezmişlerin bir resmi geçidi gibiydi parti. Dolayısıyla iştahlı bir özlem giderme ve etrafta zevksiz/gustosuz ergen görmemenin verdiği apaçık bir haz vardı. Çünkü evet, İstanbul gece hayatı ekonomik nedenleri de içine katarsak, belki de en bedbaht zamanlarını yaşıyor. 

 

* * * 

 

Birkaç tane “çok yakında” haberi vereyim… İlki, Alaçatı’daki Alavya’nın yaratıcıları Rana-Erol Tabancı çiftinin Karaköy’de açacağı Hovagimyan Oteli. Enis Karavil’in tasarlayacağı otelin yıl sonuna doğru açılması bekleniyor. Otelin yöneticisi de Stay Alaçatı’dan tanıdık bir isim, Aslı Büyüka. 

 

Etiler’de, Arkestra’nın sokağında iddialı bir restoran/kulüp açılıyor. Güney Fransa & İtalya tadındaki iç tasarımını Rezzan Benardete’nin üstlendiği yeni mekanın ortakları Lucca’dan tanıdığımız Emrah Gencer ve Hüseyin Kılıç. Kasımda açılacak mekanın üst katında bir de kulübü olacak. Tek kullanımlık QR kodla giriş yapılacak kulübün ilhamı ise ‘Alice in Wonderland’. 

 

İstinye Park’ta ise İtalya'nın en eski restoranlarından biri olan Cova açılıyor. 1817 yılında Napolyon askeri Antonio Cova tarafından kurulan Cova pastacılık sanatıyla meşhur.  Özellikle Noel zamanı yaptıkları ikonik pasta Panettone’yle… 

 

Gümüşsuyu’nun hip mekanı Setup ise artık sadece akşamları açık olacak ve hemen yanına bir tapas bar açacak. 

* * * 

 

Şu anda şehrin en popüler etkinliklerden biri stand-up’lar… Her restoranda yakında bir stand-up gösterisi izlemeye başlayabiliriz. Çünkü malum, bir şey popüler oldu mu herkes benzerini yapmaya başlıyor. Geçtiğimiz günlerde bir mekanda üç yeni stand-up’çının gösterisini izledim. Her stand-up’çıya 20’şer dakika ayrılmıştı. Tıpkı “Marvelous Mrs. Maisel” dizisindeki gibi. Ama bizim stand-up’çılara da dizideki gibi birer menajer Susie Myerson gerekiyor işte. Mevcut iktidar konusunda mizah yapamadıklarını “esprili bir dille” sahnede not düşen bizim stand-up’çıların, iktidarın sürekli hedef gösterdiği bir LGBTİ+ bireyi hakkındaki hayli ezici, yer yer zalim olabilen esprilerini görseydi Susie; eminim meşhur şapkasını yere atıp şahane bir etik dersi verirdi bu çocuklara. 

 

Keza içime Susie kaçmış olacak ki, o gece sahnedeki stand-up’çıya dayanamayıp serzenişte bulundum sus pus seyirciler arasından, “Bu söylediğiniz pek olmadı” diye. Mrs. Maisel izlemediği belli olan stand-up’çı (Bayan Maisel’e sahnede neler söylendiğini görse intihar ederdi herhalde!) sözlerime alındı ve sahneyi terketti. Ardından tekrar çıktı, olay tatlıya bağlandı, ama gösterinin Susie’si konumundaki kişi sonradan bana gelip “Gösteriyi sabote ettiniz” diyerek çemkirerek, “Daha da gelmeyin” demeyi ihmal etmedi. Eve geldiğimde Mrs. Maisel’ın ilk bölümlerini açmam ve dizideki gerçek stand-up’çıların dünyasına dalmam kaçınılmazdı tabii…

SWEET and SOUR notes from the CITY

The year is 1999... Buz opens on the third floor of an apartment building in Teşvikiye and quickly creates its own regulars by word of mouth. Buz Bar, which didn't even have a sign on the door, seated everyone around a table for 20 people and held parties between 5 p.m. and 10 p.m. for the first time, became as popular as its team: Lal Dedeoğlu, Ender Sanal and Hakan Özkul. One of these popular figures, Hakan Özkul, had his 50th birthday party at Frankie's on tuesday night. Naturally, the party was like an official parade of those who frequented the nightlife in the early and mid-2000s. So there was an appetite for nostalgia and the obvious pleasure of not seeing any tasteless/goureless teenagers around. Because yes, Istanbul's nightlife is perhaps experiencing its most unhappy times, if we include economic reasons. 

 

* * * 

 

Let me share with you some ‘coming soon’ news... The first is the Hovagimyan Hotel to be opened in Karaköy by Rana-Erol Tabancı couple, the creators of Alavya in Alacati. The hotel will be designed by Enis Karavil and is expected to open by the end of the year. The hotel will be managed by Aslı Buyuka, a familiar name from Stay Alaçatı. 

 

An ambitious restaurant/club is opening in Etiler. Rezzan Benardete is responsible for the interior design of the new place, which has a southern French and Italian flavor, and the partners of the new place are Emrah Gencer and Hüseyin Kılıç, whom we know from Lucca. The venue, which will open in November, will also have a club upstairs. The inspiration for the club, which will be accessible via a one-time-use QR code, is Alice in Wonderland.  

 

Cova, one of the oldest restaurants in Italy, will open in İstinye Park. Founded in 1817 by Napoleon's soldier Antonio Cova, Cova is famous for its pastry art.  Especially with Panettone, the iconic cake they make at Christmas time... 

 

* * * 

 

One of the most popular events in town right now is stand-up... I recently saw three new stand-ups perform at a restaurant. Each comedian got 20 minutes. Just like the Marvelous Mrs. Maisel show. But our comedians need a manager, Susie Myerson, like on the show. I am sure Susie would have given them a great ethics lesson when she saw these comedians, who honestly say that they cannot make humor about the current government, making jokes about an LGBTI+ person who is constantly being targeted by the government, which can be quite cruel.

 

Like Susie, I also told the comedian on stage that night, ‘That was not a nice thing to say’

The comedian, who obviously had not seen Mrs. Maisel (he would have committed suicide if he had seen what was said to Mrs. Maisel on stage!), took offense at my words and left the stage. Then the manager of the show (Susie, in a way) came up to me and got angry and said, ‘You sabotaged the show,’ not forgetting to tell me, ‘Don't come back’. 

 

When I got home, it was inevitable that I would turn on the first episodes of Mrs. Maisel and dive into the world of the real comedians on the show...

bottom of page