Manhattan'ın kalbinde yer alan ve İskandinav tasarımından esintiler taşıyan 40. kattaki bu daire, minimalizme bir övgü niteliğinde. Tasarım ekibi, gereksiz dağınıklık yerine sadeliği vurgulayarak biçim ve işleve öncelik vermiş. 

 

New York şehir manzarasına sahip dairenin tasarımı Larisa Barton’ın kurduğu iç tasarım stüdyosu Soeur Interiors’a ait. Barton, dairede manzaranın başrolde olmasını istemiş ve bu amaçla sıcak nötr tonlardan oluşan bir renk paleti oluşturmuş. Barton, büyük odada sofistike bir hava katmak için siyahı kullanırken yatak odasında beyaz ve fildişi tonlarını tercih etmiş. 

 

Ev sahibi, tasarım ekibinin büyük oda için Macazlyn Harris'e yaptırdığı sanat eserine ve koridorlarda uygulanan dokulu duvarı çok sevdiğini söylüyor. Larisa Barton, “O kadar ilham aldı ki, farklı alçı ve seramik malzemelerle altı ay süren bir sanat yolculuğuna çıktı,” diye itiraf ediyor. 

 

Larisa Barton tasarım sürecindeki yeni keşfini ise şöyle anlatıyor: “Banyoda ışıltılı bir dokunuş istiyorduk, ama benzersiz bir şey olmalıydı. Uzman ressamımız Michelle Kole banyo duvarları için abalone adı verilen yeni bir malzemeyle bizi tanıştırdı. Michelle, duvarlardaki desen boyunca elle yerleştirdiği deniz kabuğu yapraklarını getirdi. Böylece her açıdan en ince parlaklığı elde ettik”. 

 

Tasarım ekibi ayrıca, İskandinav tasarımının genelinde görülen yumuşak doğal aydınlatmalara da tasarımda yer vermiş.