Kasım 2021 | Art | Hollanda
DEPOT BOIJMANS VAN BEUNINGEN
Erişilebilir ilk sanat deposu
Yazı | Oktay Tutuş
Rotterdam'ın merkezindeki Museumpark'ta geçtiğimiz günlerde dünyanın kamuya açık ilk sanat deposu açıldı. Elbette bunu Hollandalılar yapacaktı, ne bekliyorduk ki! Şaka bir yana Hollandalılar’ın sanata verdiği önem bu yıl peş peşe açtıkları depolarla kendini gösteriyor. Bir diğeri de Amersfoort isimli bir başka lokasyonda daha yeni açılmışken...
Ama bahsedeceğim, Rotterdam'daki MVRDV mimarlık ofisinin tasarımı olan ayna kaplanmış devasa kâse şeklindeki depo. Zira diğer depo mimari açıdan kendi kendine yetebilen harika bir ekolojik bina olsa da, sadece sanat eserlerini saklama ve konservasyon işine ayrılmış ve kamuya da açık değil.
151 BİN ESER SAKLANIYOR
Dünyanın tamamen erişilebilir ilk sanat deposu olan Depo Boijmans Van Beuningen, müze dünyasının perde arkasına bir bakış sunmak ve tüm sanat koleksiyonunu halka açık hale getirmek amacıyla yapılmış. Yansıtıcı yuvarlak hacimli yapının çevresine tepki veren türden oluşu önemli. Sanatın da bizim yansımamız olduğunu düşündürmeyi amaçlamışlar mı bilinmez, ama sonuç zevkle bakılacak cinsten, tartışmasız!
Depo; sanat ve tasarım için muazzam miktarda depolama alanına ek olarak sergi salonları, çatı bahçesi ve bir restorana sahip.
Toplamda 151 bin eserin saklandığı, sergilendiği ve korunduğu bir merkez olarak yaklaşık 10 yılda yapılan deponun sıra dışı olmasa da oyuncaklı şekli, aslında içinde bulunduğu Museumpark'ta daha az yer kaplama arzusundan…
Mimar Winy Maas liderliğindeki MVRDV, her zaman akla hayale gelmeyecek gibi gözüken ama son derece basit olan çözümlerle şehirciliğin kimyasını değiştiren yapılar tasarlıyor. Bu binada da aynı imzayı görmek mümkün.
BU DEPO AYNI ZAMANDA YAŞAYAN BİR TABLO!
Sonuç olarak bina parkta daha az yer kaplıyor, ancak tüm programı (depolama alanları, restorasyon stüdyoları, yemek tesisleri ile film ve sunum odaları) barındırmak için 10 metrelik bir çıkıntı ile yukarı doğru kıvrılıyor. Deponun baskılar ve resimlerden fotoğrafa kadar en hassas sanat eserlerini barındıracak beş iklim bölgesi var. 1664 panele bölünmüş 6609 metrekare camdan oluşan aynalı cephe, binanın görsel olarak çevresiyle bütünleşmesini sağlıyor. Büyük giriş kapıları cepheyle birleşiyor ve sadece çalışma saatlerinde, cephe bir James Bond filminden fırlamış bir alet gibi açıldığında görünür hale geliyor! Her gün -hava koşullarına bağlı olarak- depo, yaşayan bir tablo gibi farklı görünüyor.
ÇATI ORMANI
Depo aynı zamanda şehre doğayı katma denemesi olarak da düşünülmeli. En iyi Hollanda çatısı ödülüne layık görülen 35 metre yüksekliğindeki çatı ormanından bahsediyoruz. Buradaki 75 huş ağacı, çimenler ve 20 çam ağacı; suyun tutulmasına, biyolojik çeşitliliğin desteklenmesine ve şehirdeki ısı stresinin azaltılmasına yardımcı oluyor. Bu proje için ağaçlar, bir fidanlıkta üç yıl boyunca yeni evleri için hazırlanmış.
SON SÖZ
Depoyu ziyaret etmek tamamen yeni bir deneyime kucak açacak şekilde olsun diye sanat eserleri tarihi dönemlerine göre değil, boyut ve iklim gereksinimlerine göre düzenlenmiş. Eski ve çağdaş eserleri yan yana getirmek, yeni bağlantılar kurmak için de bu iyi bir fırsat.