
October 1, 2025 | Art & Culture
TR BELOW
the WORLD NEEDS a LITTLE MAGIC
interview Onur Baştürk
photos Eric Johansson
portrait photo Dahahm Choi

Swedish artist Erik Johansson is known for his surreal compositions that blend photography, illustration, and digital manipulation. His latest exhibition “Among Shadows,” on view at Kadıköy Yeldegirmeni Sanat until October 12 as part of 212 Photography Istanbul, invites visitors into dreamlike worlds where roads dissolve into darkness, buildings shift with the angle of light, and skies merge seamlessly with the ground
BOTH FREEDOM AND CONSTRAINT
You’ve said your aim is not to capture moments but ideas. How would you describe the journey from the first spark of an idea to the final image?
It’s a long journey—sometimes it takes years. The more I plan, the better the result usually becomes. But I always work on many projects in parallel, giving each the time it needs to unfold naturally.
Realism plays such an important role in your work. What is the most challenging part of turning a surreal idea into a believable scene?
To make it look realistic, I try to capture as much as possible on location—building props, bringing models and equipment on site whenever I can. Light and perspective are crucial to get right when combining different elements into the final image.
While many photographers strive to capture spontaneity, you construct your scenes. What kind of freedom does this approach give you?
It’s both freeing and limiting at the same time. But I believe creativity often thrives under a degree of restriction. The imagination is endless—boundaries can actually help shape it.
You handle all the post-production yourself. Why is it so important to keep that control?
Yes, I do everything myself. It’s essential because I want full control, but also because I see post-production as part of the creative process. Sometimes I discover ideas in that stage that I wouldn’t have thought of otherwise.
IT’S MORE FUN TO BUILD THINGS
Lighting and perspective are crucial in your compositions. How do you prepare to get these elements right?
I use flashes, tripods, and different techniques to solve challenges. Usually, I start by shooting the part of the image with the trickiest perspective—maybe a building that has to be captured from a very specific angle. Then I match everything else to that key shot.
You often build props and physical elements for your shoots. Why is it important to construct things physically rather than rely only on digital methods?
It’s simply more fun to build things. But more importantly, it makes the result more realistic and gives the models something tangible to interact with. Whether it’s a moon, a lever, or just a heavy object shaped like what I want to capture—it brings authenticity to the scene.
Your images often contain subtle references to our relationship with the environment. How do environmental concerns influence your art?
I’m influenced by everything I see and experience, and the environment is something close to my heart. It’s a theme I keep returning to.
Many of your works evoke a state between dream and reality. What emotions do you hope viewers experience when they look at your images?
I want to open their senses—to help them see the world differently, to show that things don’t always have to be as we expect. In a way, I want to bring out their inner child. Sometimes the world just needs a little magic.
Which artists or disciplines inspire you?
René Magritte, M.C. Escher, Salvador Dalí, Rob Gonsalves, Thomas Öberg (musician), Sven Nordqvist (children’s book illustrator), and of course, classical painters.

DÜNYANIN SİHRE İHTİYACI VAR
Fotoğraf, illüstrasyon ve dijital manipülasyonu bir araya getiren sürreal kompozisyonlarıyla tanınan İsveçli sanatçı Erik Johansson, hayallerle gerçeklik arasındaki sınırları sorgulayan işler üretiyor. 212 Photography Istanbul kapsamında 12 Ekim’e kadar Kadıköy Yeldeğirmeni Sanat’ta görülebilecek “Gölgelerin Arasında” sergisi, izleyicileri karanlığa karışan yollara, ışığın açısına göre şekil değiştiren binalara ve gökyüzünün yerle birleştiği düşsel sahnelere davet ediyor.
Amacınızın anları değil, fikirleri yakalamak olduğunu söylüyorsunuz. Bir fikrin zihninizde ilk kıvılcımından son görüntüye kadar olan yolculuğu nasıl tanımlarsınız?
Bu uzun bir yolculuk. Bazen yıllar alıyor. Ne kadar çok plan yaparsam sonuç da o kadar iyi oluyor. Ama aynı anda birçok proje üzerinde çalışıyorum; böylece her birine ihtiyaç duyduğu zamanı tanıyabiliyorum.
İşlerinizde gerçekçilik önemli bir rol oynuyor. Sürreal bir fikri inandırıcı bir sahneye dönüştürmenin en zor yanı nedir?
Gerçekçi görünmesi için olabildiğince sahada çekim yapmaya çalışıyorum. Dekor inşa ediyorum, modelleri ve ekipmanları yanımda götürüyorum. Işık ve perspektifi doğru yakalamak çok önemli. Çünkü farklı unsurları nihai görüntüde bir araya getirirken her şey buna bağlı oluyor.
HEM ÖZGÜRLÜK HEM KISITLAMA
Birçok fotoğrafçı spontane anları yakalamaya çalışırken siz sahnelerinizi inşa ediyorsunuz. Bu yaklaşım size nasıl bir özgürlük sağlıyor?
Hem özgürlük hem de kısıtlama getiriyor. Ama bence yaratıcılık çoğu zaman belli sınırlar içinde daha iyi gelişiyor. Hayal gücü sonsuz; sınırlar onu biçimlendirmeye yardımcı olabiliyor.
Tüm post-prodüksiyon sürecini kendiniz yapıyorsunuz. Bu kontrolü elinizde tutmak neden bu kadar önemli?
Evet, her şeyi kendim yapıyorum. Çünkü tam kontrol sahibi olmak istiyorum. Ayrıca post-prodüksiyonu da yaratıcı sürecin bir parçası olarak görüyorum. O aşamada bazen hiç düşünmediğim şeyleri keşfedebiliyorum.
BİR ŞEY İNŞA ETMEK DAHA EĞLENCELİ
Kompozisyonlarınızda ışık ve perspektif çok kritik. Bu unsurların doğru yakalanması için nasıl hazırlanıyorsunuz?
Flaşlar, tripodlar ve farklı teknikler kullanıyorum. Genelde işe en zor perspektife sahip kısmı çekerek başlıyorum—mesela belirli bir açıdan çekilmesi gereken bir bina gibi. Sonra diğer tüm fotoğrafları bu ana kareye uyacak şekilde çekiyorum.
Çekimler için sık sık dekor ve fiziksel öğeler inşa ediyorsunuz. Dijital yöntemlere güvenmek yerine bunları fiziksel olarak kurmak sizin için neden önemli?
Bir şeyler inşa etmek çok daha eğlenceli. Ama daha da önemlisi, sonucu daha gerçekçi kılıyor ve modellerin de sahnede etkileşime girebilecekleri bir şey oluyor. İster bir ay, ister bir kaldıraç ya da sadece istediğim forma benzeyen ağır bir cisim olsun—bu etkileşim sahneyi daha inandırıcı yapıyor.
İZLEYİCİNİN DÜNYAYA FARKLI BAKMASINI İSTİYORUM
Fotoğraflarınızda çevreyle ilişkimize dair ince göndermeler bulunuyor. Çevresel kaygılar sanatınızı nasıl etkiliyor?
Etrafımda gördüğüm ve deneyimlediğim her şeyden etkileniyorum. Çevre ise kalbime yakın bir konu; sürekli dönüp dolaşıp işlerime geri giriyor.
Birçok işiniz izleyicide rüya ile gerçek arasında bir yerde olma duygusu uyandırıyor. Siz izleyicinin hangi duyguları yaşamasını umuyorsunuz?
Duyularını açmalarını, dünyaya farklı bakmalarını istiyorum. İçinde yaşadığımız dünyanın her zaman beklediğimiz gibi olmak zorunda olmadığını fark etmelerini… İçlerindeki çocuğu uyandırmak gibi. Dünyanın bazen biraz sihre ihtiyacı var.
Çalışmalarınızla birçok insana ilham verdiniz. Sizi kimler ya da hangi disiplinler besliyor?
René Magritte, M.C. Escher, Salvador Dalí, Rob Gonsalves, Thomas Öberg (müzisyen), Sven Nordqvist (çocuk kitabı illüstratörü) ve tabii klasik ressamlar.