top of page
GETİR (1).jpg

Kasım 2021 | Tasarım | Türkiye

‘Getir’ Ofisindeki Köy Meydanının

Tasarım Sırrı

2017’de kurulan Urbanjobs mekan ve ofis tasarımlarıyla son yıllarda öne çıkan bir mimarlık ve tasarım stüdyosu. Özellikle Bomonti’deki Batard ve Getir’in ofisi için yaptıkları tasarım stili ve çözümler dikkat çekiciydi. Şimdi Urbanjobs’ın kurucusu ve baş tasarımcısı Murat Dede’ye kulak verme zamanı…

 

Urbanjobs’ın mottosu ve mimari bakışı açısı nedir?

 

Temelde kentli yaşam stiline uygun kentli mekanlar tasarlıyoruz. Tasarımı bir şiir gibi görüyoruz. Bazen bir ezgi bazen de bir sinema filmi gibi. Çünkü mekanlara ve mobilyalara dönüşecek fikirler önce soyutlamayla başlıyor. Soyutlama önce ufak bir form olarak zihinde tasarlanıyor, sonra ete kemiğe bürünüyor. O form da tat alan, duyan, koklayan ve hisseden bir şeye dönüşüyor. Urbanjobs olarak tasarımımızın temeline tutkuyu, düşünsel süreci, mekanın duygusal bütünlüğünü ve deneyimi oturtuyoruz.

 

BUNU ELEŞTİRMİYORUM, BEN DE ÖYLE DAVRANIYORUM

 

İstanbul sosyal hayatının popüler mekanlarında imzanız var. Batard, Zula Kanyon ve Zula Zorlu gibi. Mekan tasarlamanın avantajı ve dezavantajları neler?

 

Bir anlamda kamusal mekanlardan söz ediyoruz. Binbir çeşit fikir ve yaşam tarzı bu ortamlarda buluşuyor. Doğal olarak övgüye de yergiye de çok açığız. Bazen insanlar mekanda oluşan bir uğultu ya da tuvalet kâğıtlığının hafif sallanıyor olmasından şikayet edip bundan mimarları sorumlu tutabiliyor. Bunu eleştirmiyorum, çünkü ben de böyle davranıyorum. Hatta belki çoğu insandan daha fazla eleştirel yaklaşıyorum mekanlara. Bu eleştiri dili aslında hoşumuza gidiyor. Çünkü bizi geliştiriyor. Daha az aksaklık yaşanması için bize bağlı olmayan birçok faktörü değerlendirip çözmeye çalışıyoruz.

 

Temel olarak mekanı kullanacak kitlenin yaşayacağı hissiyat üzerine odaklanıyoruz, ama sağlamlık, fonksiyon, sürdürülebilirlik ve ergonomi gibi birçok farklı konuyu da düşünüyoruz. Bunları yaparken de işverenin inşaat süresi ve maliyet hesaplarını tutuyor, servis personelinin ergonomisini de planlıyoruz. Mesela bir servantın nerede duracağını, kapağının ve çekmecelerinin nasıl daha kullanışlı ve sürdürülebilir olacağını, servis ekibinin bunu kullanırken en uzak masaya kadar ne kadar mesafe katedeceğini düşünmek durumundasınız. Kısacası dezavantajları saymakla bitmez! Avantajları ise çok az. Zor, ama bunlar dolayısıyla bence inanılmaz keyifli.

 

HEM PARİZYEN HEM DEĞİL

 

Batard’ı tasarlarken çıkış noktanız neler oldu?

 

İşveren bize bir Fransız bistrosu istediğini söyledi. Biz de klasik anlamda bir parizyen tasarımın Urbanjobs stiline uymadığını, ama güncel hale getirilmiş bir yaklaşım ortaya koyabileceğimizi kendilerine belirttik. Sonuç da sanırım öyle oldu. Hem parizyen hem değil! Batard küçük bir mekan aslında. İlk tasarımın ortaya çıkışından sonra aylar süren bir tasarım geliştirme süreci yaşadık kendi içimizde. Ekip arkadaşlarımla şantiye başlamadan önce mekana çok sık gittim. Henüz şantiye halindeyken mekanın her yerine oturarak tüm görüntüye farklı açılardan baktım.

 

Kendimize şunu sorduk, “Mekan cepheden ya da ilk girişte iyi gözüküyor. Peki ya tüm misafirler oturduğu açılardan neyi görecek? Kendini nasıl hissedecek? Işığı nasıl olacak? Kendini nasıl hissetmeli”?. Sanırım bu yaklaşım başarılı oldu. Projenin bitiminde işverenlerimizden sevgili Abdi bana, “Murat mekanın neresinde oturursak oturalım muhteşem bir enerji ve her yerinde aynı mekan hissiyatı var” dedi.

 

‘GETİR’İN OFİSİNDEKİ KÖY MEYDANI NASIL TASARLANDI?

 

Tasarladığınız ofislerden biri Getir HQ. 3600 metrekarelik alanın 350 metrekarelik alanını “köy meydanı” olarak ayırmışsınız. Bunun sebebi nedir? Daha doğrusu alt metni?

 

Aslında bu tabir ilk olarak, Getir’in kurucuları Nazım Salur ve Serkan Borançılı’nın konkur daveti için ortaya koydukları metinde yer alıyordu. Bir sentez yapmaya çalıştık. İşveren ve bu mekan ne demek istiyor? Peki biz bunları nasıl ifade edecek ve sonucunda nasıl cisimleştireceğiz? İşverenler ve çalışanların aynı ortamda bir araya gelebilmesi isteniyor, buraya da köy meydanı deniyordu. Sanırım biraz da ağırlama mekanlarına yatkınlığımız olmasından dolayı, birçok insanın bir gece kulübü ya da restoran deneyimi yaşadığını söylediği platformlardan oluşan bir yapı ortaya çıkardık. Aydınlatmada sevgili Ali Berkman’ın şirketi On Off ile çalıştık. Doğru tasarladıkları aydınlatmanın mekanın ruhuna çok büyük katkı sağladığını söyleyebilirim.

 

Ortaya koyduğumuz yaklaşımın temel prensibi, tek bir mekanda birçok fasiliteyi bünyesinde barındırabilmesiydi. Yumuşak oturmaların yerleştirilmesiyle bir dinlenme ve toplantı alanı olarak kullanılan platform, bu koltuklar yerine askıdaki sandalyelerin yerleştirilmesiyle sunum düzenine de geçebiliyor. Hepsinin kaldırılmasıyla ise happy hour ya da yoga/pilates yapılabilecek bir alana dönüşüyor. Tek bir mekanda bu ihtiyaçların tamamını çözmek bir problemdi ve bu bizi epey zorladı. Mesela sandalyelerin depolanması ya da her seferinde etkinlik alanına taşınması ayrı bir dert olduğu için mekanın içinde 100 adet sandalyenin depolanması işini çözmemiz gerekiyordu. Kolonlar arasına yaptığımız bir askı sistemiyle bunu çözdük. Hatta bunu yaparken ergonomi en önemli unsurdu. Çünkü görece daha zayıf kas yapısı olan kişilerin de rahatlıkla kendi sandalyesini askıdan alması ve etkinlik sonrası geri asması gerekecekti. İşverenler de bu yaklaşımı çok beğendi. Bize bu alanla ilgili istediğimizi yapabilme imkanını tanıdılar.

 

ASSEMBLY BUILDINGS’İN DEV SAKSIYI ANDIRAN STRÜKTÜRÜ

 

Son ofis tasarımlarınızdan biri Assembly Buildings’in 14 bin metrekarelik yeni ofis konsepti. Burada ön plana çıkan tasarım nitelikleri neler?

 

Assembly Buildings’te restoran, konferans salonları, kat bahçeleri, galeri boşlukları ve tarım bahçeleri barındıran fasiliteler aynı anda başka kullanıcı ya da kullanıcılara tesis edilebiliyor. Bu fasilitelerin aynı anda birçoğunun birleştirilmesiyle daha büyük etkinlik alanları oluşabiliyor. Bunu yaparken açık ve kapalı alan ihtiyaçlarını aynı anda verebilen akışkan mekanlar kurguladık. Mesela fasilite içerisinde çalışan binlerce kişinin bir kısmı bir konferansa katılırken, diğer kısmı aynı anda pilates stüdyolarında pilates yapabiliyor. Bir bölümü ‘all day’ restoranlarda iş sohbetlerini yaparken diğer bölümü dört kata yayılan düşey bahçelerdeki açık alanda çalışabiliyor. Bir grup birleştirilmiş dört toplantı odası ve onlara tahsis edilmiş bir kat bahçesinde iş toplantısı yaparken 3-4 kişi aynı anda podcast stüdyolarından yayın yapabiliyor. Oluşturulan bu büyük ve kompleks komünite, mekanın farklı mahallelerinde, farklı zamanlarda ve farklı etkinliklerinde kesişebiliyor.

 

Yapının ortasında her biri 150 metrekare taban alanına sahip dört kat yüksekliğindeki galeri boşlukları bulunuyor. Biz bu boşlukların birinde, iki katı birbirine bağlayan ve basamak yerine kotlanarak yükselen, her bir kotunda da sosyalleşme olanağı sunan bir yapı; zemin katta ise tüm katlardan görünebilen ve dev bir saksıyı andıran bir strüktür tasarladık. Yapının belki de en çok dikkat çeken unsuru olan bu strüktür ile üst katlardaki koridorlardan bakan kişiler için bir vaha yaratılırken, strüktürün zemin kotu ise sosyalleşme alanı olarak kurgulandı.

 

Alan Yau’nun Yamabahçe’sini tasarladığınızı bilmiyordum.

Bitti mi? hazırlık aşamasında mı?

 

Alan Yau bizim camianın restoran ayağındaki dünya çapında karakteri, bir rol model. Yalnızca bir restoran yatırımcısı değil, inanılmaz bir işveren. Çok detaycı, çok keyifli, çok heyecan veren biri.

 

Biz Yamabahçe için konsept tasarımı yaptık. Bir İngiliz firması ise bizim projemizi uygulama projesine getirdi. Pandemi araya girince tüm projelerde aksama meydana geldi. Yamabahçe de biraz nasibini aldı. Uygulama ya bitti ya da bitecek gibi bir durumda şu an.

 

EV TASARLAMAK ZOR İŞ

 

Sizin için hangisi daha çekici? Mağaza mı mekan mı yoksa ev tasarlamak mı?

 

Samimi olayım; ev çok zor bir iş, yapanlara hayranım. Biz ara sıra ev işi yapıyoruz, ama esas olarak ağırlama ve perakende sektörüne hizmet üretiyoruz. Bunların arasında bir seçim yap deseniz yapamam. Çünkü her birinin ihtiyaç programı, çözülmeyi bekleyen dertleri, sonunda onu kullanacak kitlesi farklı. Her seferinde farklı bir kaos ve çözülmeyi bekleyen bir yumak var. Ve inanın bunları adım adım çözmek çok keyif verici.

bottom of page