Mayıs 2020 | Seyahat | İzlanda
İzlanda’nın Sırları
Yazı | Onur Baştürk
Yaz mevsiminin yazılı olmayan kuralı nedir?
Güneye inmek! Oysa dört yıl önce benim en güzel yazım İzlanda’ya geçmişti! Atlas Okyanusu’nun kuzeyine konuşlanmış bu volkanik adanın taşına, toprağına, suyuna ve kendiliğinden gizemine aşık olmuştum, hiç abartmıyorum.
Üstelik böyle hisseden yalnızca ben değilim. Hâlâ dünyanın en çok merak edilen destinasyonları arasında İzlanda. Bu favori durumlarını da 2012’de başlattıkları turizm tanıtımına borçlular. Gerçi tanıştığım bir Reykjavik’li genç kadın bu durumdan hiç hoşnut değildi, “Her yer turist doldu, eskiden daha mutluyduk” diyordu ama olsun, topu topu 330 bin kişinin yaşadığı bu adada herkese yer var! Türkiye gibi kalabalık bir ülkeden sonra İzlanda fazlasıyla huzur demek, hem de ultra huzur! Şimdi gelelim İzlanda’nın sırlarına…
DEĞİYOR!
Uzak bir ülke İzlanda. Direkt uçuş yok, aktarmayla gidiliyor. Ben Kopenhag aktarmalı gitmiş ve Icelandair’in uçaklarına hayran kalmıştım! Beklemediğiniz kadar konforlu uçakları. İnternet bağlantısı var. Dahası, uçağa orta bölüme yapılmış bir kapıdan biniyorsunuz.
ÖNCE ARABA
Keflavik Havalimanı’na indiniz, ilk yapmanız gereken bir araba kiralamak. Çünkü İzlanda’da gezip görülecek yerler birbirine uzak ve illa ki bir arabanız olmalı. İsterseniz gidilecek yerlere tur da alabilirsiniz. Her yere tur var. Ben birkaç kez tur da aldım, Golden Circle kısmına mesela. Ama sıkıldım. “Yirmi dakika sonra otobüste buluşalım” konuşmaları beni sıkıyor. Kiralık arabayla daha özgür olursunuz, inanın bana!
MUTLAKA: HARPA
İzlanda’nın üçte ikisinin yaşadığı Reykjavik’ten başlayalım. Çok büyük bir yer değil. İki, bilemedin üç saatte gezersiniz. Modern mimariye sahip şahane kilisesİ Hallgrimskirkja’yı, yine nefis bir tasarım sahip opera evi Harpa’yı ve dükkânların sıralandığı Downtown’ı…
Reykjavik’te yeme-içme alemi şahane, bayılacaksınız. Önce liman tarafındaki Lobster&Stuff’a gidip ıstakoz çorbası için. Ardından oraya çok yakın mesafedeki Icelandair Marina Otel’in barına, yani Slippbarinn’e uğrayın. Çok iyi kokteyl yapıyorlar. Sabah brunch için Coocoo’s Nest, deniz ürünleri için Fiskfelagio (The Fish Company diye de geçiyor), öğle yemeği için Ostabudin ve Bergsson Mathus, geleneksel İzlanda yemeği için Apotek’e (barı da iyi) gidin.
Reykjavik’te geceye başlamak için Kex en iyisi. Kex, bildiğin hostel. Ama gördüğüm en stil hostellerden biri… Geceyi sonlandırmak için ise canlı müzik mekanı Hurra’ya gidin. Burası cumartesileri 04.30’a kadar açık. En iyi happy hour ise Kaffibarinn’de, onu es geçmeyeyim.
ŞELALER DİYARI
Reykyavik dışındaki ilk rotanız güney olsun. Rotayı Vik kasabasına doğru kırın. Bu yol üzerinde iki tane şahane şelale var. Skogafoss şelalesi en sevdiğim. Üşenmeyin, yukarısına kadar çıkın. Trekking sevenler için nefis yürüme yolları var. Diğer şelale ise Seljalandfoss. Daha romantik bir şelale. Kahvenizi alıp suyun kenarında yudumlayın.
Evet, İzlanda’da şelaleden bol bir şey yok. En meşhuru aslında Gullfoss ya da bilinen İngilizce ismiyle Golden Falls. En gürül gürül çağlayanı. Birkaç şelale daha göreyim derseniz: 122 metrelik Haifoss’u da listenize alın. Sonra Dynjandi’ye gidin. Bir de tabii Selfoss ile Ridley Scott’ın Prometheus filminin açılış sahnesinin çekildiği Dettifoss’a…
AH O SİYAH KUMSAL!
Vik’e gelmeden Siyah Kumsal’a, nam-ı diğer Reynisfjara’ya da uğrayın. İki büyük kumsaldan oluşuyor burası. Tam instagramlık manzarası var. Kumsala hayran olacağınız kadar tatlı Puffin kuşlarına da bayılacaksınız. Özellikle akşamüstü toplu halde kayalıklarda tünüyorlar. Penguene benzeyen bu kuşları hain İzlandalılar yiyor maalesef! O yüzden menülerde puffin görürseniz direkt es geçin!
BUZUL GÖLÜNE ÇIK
Buzul gölü Jökulsarlon. Vik’ten sonra iki saat daha yol gidip buraya da uğrayın. İrili ufaklı buzulların etrafında poz verin. Eğer şansınıza güneş varsa ortaya çıkan görüntü inanılmaz oluyor.
BİR, İKİ, ÜÇ: HADİ FIŞKIR!
Geysir’ı görmeden olmaz. Yeraltı sularının magmaya dokunması ya da magmanın çok yakınından geçmesi sonucu ısınmayla oluşan nefis bir doğa olayı. Gulfoss civarındaki Geysir bölgesinde irili ufaklı fışkıran su kaynakları var. Ama en büyüğünün adı Stokkur. Üç dakika, bilemedin altı dakikada bir yerin altından su fışkırıyor yeryüzüne. Aman suya elinizi değdirmeyin, çünkü en az 80 ila 100 derece!
BEN EV KİRALADIM
Dikkat! Otelinizi çok önceden rezerve edin, yoksa ortada kalırsınız! İzlanda’da fazla otel yok ve özellikle temmuz ve ağustos aylarında oteller dolup taşıyor. Yoğunluktan dolayı ben ev kiralamak zorunda kaldım. Üstelik ev bir Türk’e aitti! Şaka gibi ama, adada toplam 65 Türk var ve ben gidip bir Türk’ün evini kiralamış oldum, gerçekten hayat enteresan.
DUMANI MEŞHUR O YANARDAĞ
Geçmiş yıllarda dumanı yüzünden Avrupa hava trafiğini kilitlemiş meşhur ve ismini söylemesi zor yanardağ Eyjafjallajökull’u uzaktan gördüm. Zaten güneye giderken yol üzerinde. Ama hep zirvesi bulutlu…
Yanardağın hemen yakınında yer alan turistik bir merkez de var. Yanardağın patlamasından etkilenen bir çiftçi ailenin nasıl hayatta kaldığını anlatan bir belgesel gösteriyorlar orada.
Çıkışta da yanardağ külü, taşı ve bunun gibi ıvır zıvırı satıyorlar. Bence gereksiz, hiç takılmayın burada…
SICAK NEHİR EN GÜZELİ
Blue Lagoon, yani dışarısı buz gibiyken içi 40 derecelik termal yapay göle girmek en popüler İzlanda turist akvitivesi. Ben ölüp bitmedim. Onun yerine daha doğal bir yere, Hveragerdi kasabasının yukarısındaki dağdan akan sıcak nehre girin daha iyi. Oraya daha çok yerliler gidiyor. Yanınıza da içki de alın tabii!
ATLA TURLAMAK İSTİYORSAN…
Atlar! İzlanda’ya özgü atları görmeden, fotoğraflamadan ya da onlarla bir tura çıkmadan olmaz. Zaten adım başı bu atlara rastlamak mümkün! Eğer bu atlarla tur da yapayım, doğanın içinde fink atayım diyorsanız iki güzel at çiftliğinin adresini vereyim: Biri Eldhestar, diğeri Viking Horses.
ÇİM EVLER MASAL GİBİ
İzlanda'nın dağlık bölgelerinde yer alan Jökuldalsheiði’deki çim ev Sænautasel masal gibi bir çim ev. 1843’te inşa edilmiş ve tam 95 yıl insanlar bu çim evde yaşamış.
MAĞARA SEVİYORSAN…
İzlanda’da farklı boyutlarda çok fazla mağara var. Mağaralar ülkenin tarihinde önemli. Çünkü birçoğu sert kışlarda insanlar veya hayvanlar için barınak görevi görmüş. Dahası bazı kaplıcalar bile mağaraların içinde yer alıyor. Mesela Game of Thrones’un aşk sahnesiyle ünlü Grjótagjá. Ancak maalesef içinde yıkanmak mümkün değil!
İzlanda'daki en ünlü mağaralar aslında buzul buz mağaraları. Ama doğal bir mavi buzul mağarasını sadece kış aylarında, yani ekim ortasından marta kadar görmek mümkün.
Unutmadan: En ünlü buzul mağara Crystal, Vatnajökull buzulunda. 2011'den beri her yıl ortaya çıkıyor. Ama içine girmek tehlikeli olduğu için bu mağaraya rehberle girilebiliyor. Ayrıca mağaraya girmeden önce size krampon, farlı bir kask ve buz baltası veriliyor!
UNUTMADAN….
1. Üç ünlü ulusal parkı var İzlanda’nın. Benim favorilerim Thingvellir ve Vatnajökull. Bir de Snæfellsjökull var. Ama ilk ikisine gitseniz yeterli olacaktır. Özellikle de Thingvellir harika!
2. 1973'te Amerikan Donanması’na ait bir uçak İzlanda'nın güneyinde yer alan Sólheimasandur'daki siyah sahile düşmüş. Kalıntılar hâlâ denize çok yakın olan kumun üzerinde duruyor ve tabii ki instagrammer’lar için nefis bir malzeme sunuyor! Sólheimasandur uçak enkazına erişmek için belli bir noktaya kadar araçla gidebilirsiniz. Daha sonra aracınızı parkedip yaklaşık bir saat yürümeniz gerek.
SEYAHAT | Kategorinin diğer yazıları
Rota Karadeniz, hedef ‘doğal izolasyon’
Kyoto’da bir ‘ryokan’da kaldım
Karavan tatiline dair merak ettiğiniz her şey
Issızlığın ortasındaki 10 inziva oteli
Test sonucunu göstererek uçağa bineceğiz
Asya’nın mistik kapalı kutusu: Myanmar
Tsipouro içmeden o adadan dönmeyin!