top of page
ARAVANI ART PROJECT .HEIC

May 2024 | Urban

english below

Bir yabancı ve ‘öteki’nin Venedik Bienali notları

words Onur Baştürk

DSCF9632.JPG

Venedik’te trenden indiğimde çılgın bir yağmur ve fırtına karşılıyor beni. Koşarak bir tekneye biniyorum. Tekneden indiğimde ise labirent gibi sokaklar arasında, iki koca bavulu sürükleyerek oteli bulmaya çalışıyorum. Günlerdir başka şehirlerde yabancıydım (New York ve Milano), şimdi sıra Venedik’te!

Birkaç gün ya da birkaç hafta bir başka şehrin ‘yabancısı” olmak aslında güzel bir deneyim.

Ama sonrasına dair bir fikrim yok. Çünkü sonrası, o şehirde kalıcı olmak demek. Ve işte Venedik Bienali’nin “Foreigners Everywhere / Yabancılar Her Yerde” sergisi de bu temayı kendine dert edinmiş ve tüm eserleri, hatta sanatçıları bu doğrultuda seçmiş. Küratör Adriano Pedrosa’yı tebrik etmek gerek. Hem bu denli iyi bir kürasyon yaptığı hem de her daim “öteki” olarak görülenleri şefkatle bir araya getirip dünyanın dört bir yanından gelen sanat takipçisi ya da meraklı turiste “Aslında onlar öteki ya da yabancı değil” mesajını verdiği, hatta gözlerine soktuğu için…

 

Bienalin hem Arsenale hem Giardini tarafındaki sergide görmeniz gereken çok eser var. Kendini anında gösterenlerle, mütevazı bir şekilde öne çıkmaya çalışanları şöyle sıralayabilirim: 

 

- Trans kadınlardan oluşan Hindistan merkezli sanat kolektifi Aravani Art Project'in 27 metre genişliğindeki Diaspore adlı eseri… Bu kolektif için “yabancı” terimi, cinsiyet disforisi yaşarken yanlış bedende doğmuş hissetmenin yabancılığı anlamına geliyor.

 

- Bouchra Khalili’nin sekiz adet videodan oluşan “The Mapping Journey” projesi… 

Kuzeydoğu Afrika, Ortadoğu ve Güney Asya'dan mültecilerin Akdeniz göç yollarındaki hikâyelerini anlatan projedeki her videonun çok basit bir özelliği var: Bir harita ve bir kalem! Her mülteci hikâyesini bu şekilde anlatıyor. 

 

- Güneş Terkol’un Veneto bölgesinde yaşayan göçmen kadınlarla birlikte yaptığı yürüyüşten ilhamla ürettiği eseri… Ve Nil Yalter’in 1973 tarihli “Topak Ev” adlı eseriyle birlikte sergilenen “Şu Gurbetlik Zor Zanaat Zor” isimli yerleştirmesinin güncel versiyonu…  

 

- Norveç'te yaşayan Sudanlı sanatçı Ahmed Umar’ın “Talitin, The Third” isimli video projesi….

Ahmed Umar videoda, geleneksel Sudan düğünlerinde danseden bir gelini canlandırıyor. Arapçada "üçüncü" anlamına gelen “Talitin” ise kadınsı faaliyetlerle ilgilenen erkek çocukları hedef alan küçümseyici bir ifade. Umar videosunda; giysileri, ve saç örgüleri aracılığıyla ergenliğe ulaştığında dışlanan ve küçümsenen o erkek çocuklarını anlatıyor.  

- Barbara Sanchez-Kane’in “Ben buradayım” diye bağıran “Prêt-à-Patria” adlı enstalasyonu… Sánchez-Kane’in Meksika'da ulusal bayrağı koruma ritüelini temel alan performans, bu töreni gerçekleştiren bir grup erkeğin askeri üniformalarından fırlamış dantelli iç çamaşırlarını gözler önüne seriyor!

 

- NY’da yaşayan Pakistanlı sanatçı Salman Toor’un geceleri parkta “çarka çıkan” gay topluluğunu konu edinen muhteşem “Night Grove” isimli tablosu… 

 

- Ana Segovia’nın baskın erkeklik anlatılarına meydan okuyan, geleneksel kıyafetler giymiş iki ‘charro'nun (Meksikalı kovboy) yakın çekimlerinden oluşan, “Brokeback Mountain” esintili homoerotik videosu… 

 

- Kendini “bir baba, çiftçi, eşcinsel erkek, göçmen işçi ve sanatçı” olarak tanımlayan Çinli sanatçı Xiyadie’nin, 80'lerden bu yana Çin'deki queer yaşamın evrimini belgeleyen, kâğıt kesimlerinden üretilmiş eserleri… 

 

- Filipin doğumlu Joshua Serafin’in VOID isimli karanlık, sert ama bir o kadar lirik videosu…. 

 

- Ayrıca: Santiago Yahuarcani, WangShui, Louis Fratino ve Liz Collins’in işleri… Ve tabii ABD pavyonunda Jeffrey Gibson’ın renkler arasında kaybolduğunuz, nefis “boncuklu” işleri!

 

Kısacası aslında tüm eserler Pedrosa'nın dikkatle işlediği “yabancılık” temasının farklı yönlerini kapsıyor: Mülteciler, zorla vatanından sürgün edilmişler, queer’ler, etnik gruplar, yabancı bir ülkede kendi kendini yetiştirmiş sanatçılar… Queer temalı eserlerin yoğunluğu ise ayrıca sevindiriciydi. Bienali gezen hem bir ‘yabancı’ hem de doğuştan bir 'öteki’ olarak özellikle bu eserler duygularıma altyazı oldu diyebilirim. 

 

ÜLKE PAVYONLARINDA NELER VAR

 

Türkiye Pavyonu’nda Gülsün Karamustafa’nın mekâna özel yerleştirmesi “Oyuk ve Kırık Dökük: Bir Dünya Hâli” yer alıyor. Karamustafa bu enstalasyonla çok fazla şey anlatmak istemiş ve ama ne yazık ki eser sırf bu nedenle etkileyiciliğini yitirmiş. Oysa hem diğer ülke pavyonlarındaki sanatçıların çoğu hem de ana sergide yer alan sanatçılar, söylemek istediklerini tek bir seferde söylüyor. Birden fazla gönderme yapmıyor. Hatta bu açıdan en “anlaşılır bienal” olabilir bu yılki Venedik Bienali. Birkaç yıldır bienale katılan Suudi Arabistan’ın pavyonundaki enstalasyon bile daha çarpıcıydı. Sanatçı Manal AlDowayan, ülkesinin kamusal alanında kadınların değişen rolünü ve tarihsel yolculuğunu araştırmış. Bu enstalasyon için AlDowayan, Suudi Arabistan'daki 1000 kadın ve kız çocuğuyla şarkı söyleme seansları düzenlemiş. 

Venice Biennale notes of a foreigner 

When I get off the train in Venice, I am greeted by a crazy rain and storm. I try to find my hotel by dragging two huge suitcases through the labyrinthine streets. I've been a stranger in other cities for days (New York and Milan), now it's Venice's turn! Being a "stranger" in another city for a few days or weeks is actually a nice experience. But I have no idea about the consequences. Because the aftermath is to become permanent in that city. And this is the theme of the Venice Biennale's exhibition "Foreigners Everywhere," which has chosen all the works and even the artists accordingly. The curator, Adriano Pedrosa, should be congratulated. Not only for curating so well, but also for bringing together, with compassion, those who are always seen as "others", and giving the message to art lovers and curious tourists from all over the world: "Actually, they are not others or foreigners"...

 

There are many works in the exhibition on both the Arsenale and Giardini sides of the Biennale. Here's a list of those that immediately stand out, and those that try to stand out in a modest way: 

 

- Diaspore, a 27-meter-wide work by Aravani Art Project, a trans women's art collective based in India... For this collective, "alien" means the strangeness of feeling born in the wrong body while experiencing gender dysphoria.

 

- Bouchra Khalili's eight-video project "The Mapping Journey"... 

Each video in the project, which tells the stories of refugees from North East Africa, the Middle East and South Asia on their Mediterranean migration routes, has a very simple feature: A map and a pen! This is how each refugee tells his or her story. 

 

- Güneş Terkol's work was inspired by a walk she took with migrant women in the Veneto region... And the current version of Nil Yalter's installation "Exile is a Hard Job", exhibited together with her work "Topak Ev" from 1973...  

 

- Barbara Sanchez-Kane's installation "Prêt-à-Patria" screams "I am here"... Based on the Mexican ritual of protecting the national flag known as the Escolta de Bandera, Sánchez-Kane's performance shows a group of men performing the ceremony in lace underwear straight out of their military uniforms!

- New York-based Pakistani artist Salman Toor's spectacular painting "Night Grove," which depicts the gay community “cruising” in the park at night... 

 

- Ana Segovia's Brokeback Mountain-inspired homoerotic video, featuring close-ups of two "charros" (Mexican cowboys) in traditional dress, challenging dominant narratives of masculinity... 

 

- Self-described as "a father, farmer, gay man, migrant worker and artist," Chinese artist Xiyadie's paper-cut works document the evolution of queer life in China since the 80s. 

 

- Philippine-born Joshua Serafin's dark, gritty yet lyrical video VOID.... 

 

- Also: Santiago Yahuarcani, WangShui, Louis Fratino, and Liz Collins. In short, all the works encompass different aspects of the theme of "foreignness," which Pedrosa carefully explores: Refugees, forced exiles, queers, ethnic groups, self-taught artists in a foreign land...

 

Also pleasing was the density of queer-themed works. As both a "foreigner" and a "born other" who visited the Biennial, I can say that these works were subtitles for my feelings. 

 

WHAT'S IN THE COUNTRY PAVILIONS

 

In the Turkiye Pavilion, Gülsün Karamustafa's site-specific installation "Hollow and Broken: A State of the World". Karamustafa wanted to say a lot with this installation, but unfortunately the work lost some of its impact as a result. 

 

However, most of the artists in the other country pavilions, as well as the artists in the main exhibition, say what they want to say in one go. They do not make more than one reference. In this respect, this year's Venice Biennale may even be the most "comprehensible" Biennale. 

Even more impressive is the installation in the pavilion of Saudi Arabia, which has been participating in the Biennale for several years. Artist Manal AlDowayan explored the changing role of women in the public sphere in her country and their historical journey. For this installation, AlDowayan organized singing sessions with 1000 women and girls in Saudi Arabia. 

bottom of page