top of page
we3.jpg

Ocak 2021 | İnsan | İtalya

Ergenliğini sev

WE ARE WHO WE ARE

Yazı | Onur Baştürk

Herhalde hiç kimse ergenliğini muhteşem bir şekilde hatırlamıyordur. Keza muhteşem olması ergenliğin öz doğasına aykırı! Nitekim ergenlik dediğimiz şey; bir gün suratında berbat bir şekilde ortaya çıkıp ertesi gün yok olabilen serseri mayın sivilceler gibi gayet düzensiz, asla stabil olmayan bir ruh hali, balta girmemiş ormanlık arazi, vahşi doğanın ta kendisi! Tam “araf” aslında. Geçiş bölgesi ergenlik. Yetişkinliğe doğru evrildikçe de ergenlik boyunca yaptığın tüm o iniş çıkışları, hatta saçmalıkları bir anda unutup gidiyorsun. Yetişkinliğin önceden belirlenmiş düzenine teslim olur olmaz… O yüzden, içindeyken hiç mi hiç güzel gelmese de, aslında ergenlik güzel şey!

Elbette bana ergenliği yeniden sevdirmiş biri var: Yönetmen Luca Guadagnino. “Call Me By Your Name” (bundan sonra kısaca CMBYN diyelim) desem anlayacaksınız. Ünlü yönetmenin CMBYN filmini çok çok sevmiş olanlar, sonbaharda HBO’da yayınlanmış yeni dizisine de eminim bayılacak: We Are Who We Are (Blu TV’de var).

ELIO VE FRASER

İtalya’daki bir Amerikan üssünde geçen dizide bu kez başroldeki ergenimiz: Fraser. CMBYN’deki Elio bir önceki kuşağın ergeniydi. Kültürlüydü, kendine ait bir dünyası olsa bile dış dünyayla o kadar da savaşmıyor, içine kapanmıyordu. Fraser öyle değil. Fraser şimdiki kuşağın ergeni. Dış dünyayla, otoriteyle bir pasif agresif bir savaşı var. Özellikle de lezbiyen annesiyle. Ama o da Elio gibi meraklı ve kültürlü. Tipik Z kuşağı mensubu sayılmaz. Üstelik kaynağı sadece internet değil, kitap okuyor. Her şeyi takip ediyor ve asla kimseyi yargılamıyor.

Ama Elio gibi aşırı hassas ve kırılgan.

O UPUZUN PARTİ SAHNESİ

Gel gör ki We Are Who We Are’da sadece Fraser’a çakılıp kalmıyor yönetmen Guadagnino. Onun etrafındaki diğer ergenlerin dünyalarına da giriyor.

Onların din, aile, sistem, cinsel kimlikteki akışkanlık meselesi gibi dertlerine odaklanıyor. Üstelik bunu uzun uzun yapıyor! Sahneler tipik Amerikan dizilerinde olduğu gibi hızlı bir şekilde akmıyor. Yavaş ve bazen olanca gerçekliğiyle bize yansıyor.

Mesela ergenlerimizin bir parti sahnesi var. Öyle uzun ki, her detayı göstermiş yönetmen. Ben izlerken hiç sıkılmadım. Hatta kendim partileşmiş kadar oldum!

YETİŞKİNLER NE KADAR RENKSİZ!

Dizi ergenler kadar yetişkinlerin dünyasını da sorguluyor. Yetişkinlerin kendilerini tamamen “düzen” ve “sistem”e kaptırmalarını, hayatı sorgusuz ve renksiz yaşamalarındaki kayıtsızlığı görüyorsun. Özellikle de Chloe Sevigny’nin oynadığı Sarah ve Faith Alabi’nin oynadığı Jenny rollerinde bu kayıtsızlığın altını fazlasıyla çizmiş yönetmen.

HER ŞEYİN BAŞI: YENİLENME

Bir şey daha: Her Guadagnino yapımında olduğu gibi (hatırlayın CMBYN’de de vardı) karakterler değişime uğruyor. “Büyüyorlar” desem belki daha doğru... Ve biz onların yavaş yavaş başlayan değişimlerini izlerken hep şunu soruyoruz. Ya da en azından ben kendime sordum: “Ergenliğimden yetişkinliğime geçişte ruhsal olarak neler değişmişti, hepsini hatırlamam lazım”.

Doğrusu bu ya, hatırlıyorsun. Ve gariptir, dizi sayesinde kendi ergenliğine şefkatle sarılıyor ve o zamanları çok daha iyi anlıyorsun.

Ah en güzeli de, tıpkı Fraser ve suç ortağı Caitlin’in yaptığı hiçbir nedeni olmayan saçmalıklardan yapmak istiyorsun.

İşte o kısım, yetişkinliğin berbat ikilemine giriyor: Şimdi böyle saçmalarsam alem ne der!

bottom of page