top of page

618 results found with an empty search

  • TASARIM-1

    Mart 2021 | Tasarım | Türkiye Yalıkavak’ta yeni Wu projesi Yazı | Alp Tekin P ozitif, çarpıcı ve “cozy”. Wu Bomonti’nin kurucu ortaklarından Ali Can Ayyıldız mekanlarını bu şekilde tanımlıyor. Erdem Hamza’nın iç mimariyi üstlendiği, mobilya tasarım ve üretiminin Palazzo İstanbul’a emanet edildiği Wu Bomonti’nin bu yaz bir sürprizi var. O sürpriz de, İstanbul’dan sonra Bodrum Yalıkavak’ta da açılacak olması. Mayısta açılacak Bodrum Wu için Ali Can Ayyıldız şöyle diyor: “Orada tamamen farklı bir tasarım dili olacak”. Nitekim Bodrum Wu için Kontra Mimarlık Ofisi ile çalışılmış. Kontra, Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık mezunu Gülşah Cantaş’ın kurduğu bir mimarlık ofisi. Protest bir tavrı var. “Taklitçi ve nükseden işler ve tasarımlara karşı” kurulan Kontra; ticari, perakende ve konut bağlamında tasarım ve mimarideki zıtlıkları bir araya getirmek için bir manifesto gibi kurgulanmış. Yaptıkları en iddialı ve bilinen projeler arasında Kolektif House’lar (Maslak, Levent), Zorlu’daki Morini ve Fatih Tutak’ın Turk adlı restoranı bulunuyor.

  • TASARIM-1

    Şubat 2021 | Tasarım | Dünya Pantone 2021 renkleriyle İtalyan tasarımları Yazı | Oktay Tutuş P antone Renk Enstitüsü 2021 için tek bir renk önermek yerine iki tanesinin evliliğini uygun gördü: Gri ve Sarı. Daha doğru isimleriyle bu iki renk “PANTONE 17-5104 Ultimate Gray and PANTONE 13-0647 Illuminating” olarak adlandırılıyor. Geçtiğimiz yılın da insanlara umut aşılayacak bir mavi ile betimlenmiş olması bize ne derece iyi geldi tartışmaya açık. Belki de bu sebeple bu yıl iki renk birden daha uygun görüldü. Çünkü geçen yıla bakarsak bu yılın nasıl geçeceğini tahmin edemediğimizden her türlü desteğe fazlasıyla ihtiyacımız olduğu kesin. Peki neden bu iki renk? Öncelikle son yılların mimari ve dekorasyon açısından en çok tercih edilen rengi gri. Hemen hepimizin bir şekilde hayatında grinin yeri var, bunu yadsıyamayız. Ama tek başına maalesef insanda coşku uyandırmaya yetmiyor. Ancak kendisinden başka renkler için onların hissettirdiği coşkuyu katlayabilen gizli bir gücü ve büyüsü var. Griyi kanvasınız olarak kullandığınızda onunla yakıştıramayacağınız renk neredeyse yok gibi. Sanki tüm renklerin evrensel eşi. Sarı ise tek başına bile yeterince güçlü bir renk. İnsanda coşku, umut, hayret, dikkat ve daha birçok aşırı duygunun yanında samimiyet ve sıcaklık da uyandırıyor. Pantone de özellikle sarının güneş ışığına yakın bir tonunu saf bir gri ile birleştirmiş ve işte bu duyguları canlandırıp köpürtmeyi hedeflemiş. Bu köpürtülmüş coşku kombinasyonundan özellikle de şu sıra memnun olmayacak yoktur değil mi? Beğenelim ya da tam tersi, Pantone ’nin yılın rengi seçimlerinin (bazen tartışmalı olsalar da) tüm dünyada bir dalga yarattığı kesin. Tasarımcılar bu seçimlere çok aldırmasa da sonuçta trendlere kayıtsız kalmaları zor. Bu konuda erken harekete geçenler ise her daim İtalyan markaları oluyor. Tasarım ve dekorasyon açısından yılın kalanında göreceklerimizden bazılarına bakınca, bu iki rengin birlikteliğine kayıtsız kalmanın ne kadar zor olduğunu göreceksiniz. Antoniolupi, RAINDROP duş başlığı Tasarımcı: Calvi Brambilla Tavana gizlenmiş bir duş başlığı olan RAINDROP, tek başına banyo dekorasyonuna kattığı gizemle etkileyici. Evinizde spa ritüellerini yaşamak isterseniz antoniolupi üretimi bu yağmur dansının gri ve sarı renk uygulamalarına da bakın. Casalgrande Padana, Kerinox Taban Seramikleri Yeni Kerinox koleksiyonuyla yaşam alanlarında doğal bir fon oluşturmak isteyen firmanın seramik kaplamaları Bios Antibacterial isimli patentli teknolojisiyle bakteri, koku ve küfe karşı dayanıklı. Bu sayede hem ıslak zeminlerde hem de dış mekanlarda uzun yıllar kullanımı garantiliyor. K-Array, LYZARD-KZ21 mini hoparlör Floransalı ses ürünleri tasarım firması K-Array sadece 2 X 3,5 X 2 cm ölçülere sahip mini minnacık hoparlörleriyle üstün kalitede ses sunuyor. Özellikle restoran, otel, butik ve müzelerde tercih edilen bu becerikli hoparlörler o kadar minik ki sesin nereden geldiğini anlamanız zor. Bronzetto, Cage puf Tasarımcı: Niccolò De Ruvo Pirinç dekorasyonda tartışmasız güzel bir malzeme. Özellikle de yıllar içerisinde aldığı yeşil patinayla herkesin gözdesi. Cage tamamen pirinç alaşımdan yapılmış bir puf ve sizinle yıllandıkça size ait izler taşımak üzere şimdilik parlıyor. MARIONI, BAHIA Sofa Tasarımcı: La Récréation – P. Angelo Orecchioni Arch. Kesinlikle karakteristik bir dinlenme alanına ihtiyacınız varsa Bahia tam size göre. Bu orijinal tasarıma renk seçimlerinizle daha da dikkat çekici bir nazar eklemeniz mümkün. Borzalino, DIVA Koltuk Tasarımcı: Carlo Bimbi Sırt kısmı oturduğunuzda sizi arkadan saran bir istiridye kabuğu veya yelpaze gibi tasarlanmış DIVA , ışıltılı Art Deco döneminin tasarım anlayışının mükemmel bir yorumu. GLASS DESIGN, SLIDE Lavabo Renkli tasarımları mümkün kılan SLIDE lavabolar size kırılgan gibi gelebilir ancak oldukça sağlam olmaları yanında camın sağlığını da sunuyorlar. POGGESI, Şemsiye Havuz başındayken kaliteli bir şemsiye yoksunluğunun ne demek olduğunu biliyorsanız eğer, bu konuda 50 yıldan uzun süredir en iyileri üreten POGGESI ’ye güvenebilirsiniz. MP, GRIMM Kumaş Koleksiyonu MP özellikle üstün dayanıklı ve göz alıcı kumaş tasarımları sunan 60 yıllık bir İtalyan firması. GRIMM isimli yeni koleksiyonlarında kullandıkları Pantone renkleri mobilya tasarımlarında başrol oynamaya talip. Kaliteli ve yıpranmaya dayanıklı olmaları yat mobilyaları için onları daha cazip kılıyor. SCARABEO, SOLID Lavabo ve Etajer, tasarımcı Studio Tecnico Scarabeo SOLID dilerseniz lavabosunu alarak duvara monte edebileceğiniz, dilerseniz de istediğiniz gibi kişiselleştirebileceğiniz etajeriyle banyonuza hava katabileceğiniz bir sistem. Pantone 2021 renkleriyle banyonuzda şüphesiz dikkat çekici ve sıcak bir etki bırakacak. MARIONI, PALM aydınlatma ürünleri, tasarımcı La Récréation – P. Angelo Orecchioni Arch. Adeta konik seramik kovaların üst üste dizilmesiyle yaratılmış gibi duran tasarımlarıyla PALM serisi aydınlatma ürünleri 30’ların ve 40’ların dekorasyon estetiğini yansıtıyor. Pirinç tabana sahip bu lambaları ne kadar kontrast renklerle bir araya getirirseniz o kadar güzel görünüyorlar.

  • TASARIM-1

    Eylül 2020 | Tasarım | Türkiye Yeni bir marka: TAGS Design Yazı | Onur Baştürk N işantaşı’ndaki yeni tasarım mağazası TAGS Design, iç mimar Sinan Taviloğlu’nun yarattığı bir marka. Taviloğlu’nun mağazasında seramik, cam, porselen, ahşap, rattan ve hazeran gibi malzemelerle yapılmış çok şık dekorasyon ürünleri var. Şimdi onunla ve TAGS’le tanışma zamanı… TAGS Design'la yapmaya çalıştığın şey tam olarak nedir? Kendi üretimlerinle ithal üretimleri bir araya getiren bir ‘concept store’ olarak varolmak mı yoksa daha da ötesi mi? Kesinlikle daha ötesi! Aldığım iç mimari projelerde A’dan Z’ye kendi üretimim olan ürünleri kullanmak en büyük hayalim. Tasarladığım ürünlerin sadece belirli bir kesime hitap etmesini değil, toplumun tüm katmanlarına ulaşmasını hedefliyorum. Herkes benim markamdan büyük ya da küçük en az bir ürüne sahip olabilmeli. Kısacası ilerisi için her evde en az bir adet TAGS Design İstanbul ürünü olmasını hayal ediyorum. Dekorasyon anlayışın nasıl? Estetik olarak nelerden zevk alıyorsun? Natürel, fonksiyonel, sade ama iddialı şeyler seviyorum. Hem yenilikçi hem de geçmişe ait izleri olan, bazen içinde birçok rengi barındıran bazen yalın ve rafine olabilen… Her mekanın kendine has benzersiz özellikleri var. Tasarımların bu özelliklerden yola çıkarak yapılmasından yanayım. Bazı mekanlar modern, bazı mekanlar klasik olanı isteyebilir. Evlerle artık yakından ilgiliyiz. Sence yakında hangi akımlar evlerde trend olacak, bir öngörün var mı? “Kullan at” kavramının artık değişerek el yapımı ve çevre dostu mobilyaların değer kazandığı bir dönemin içerisindeyiz. Giyim ve gıda gibi birçok sektörde olduğu gibi mimaride de geri dönüşüm konseptini sıklıkla görmeye başlayacağımızı düşünüyorum. Azlıktan çokluğun doğduğu, eski eşyaların yeniden ufak dokunuşlarla değerlendirilip kullanılacağı sade, canlı ama rafine akımlar trend olacak. Uyum ve sakin bakış, eşya kalabalığından ve yapaylıktan arınıp fonksiyonelliğe ve sadeliğe bürünecek. Dekorasyon stilini en beğendiğin mekanları saysana bize... Genç ve dinamik stiliyle Paris’teki Pink Mamma, yine Paris’te natürelliği çağrıştıran Jacquemus’un Oursin adlı restoranı, Barselona’daki büyük ama hepsi uyum içerisindeki mekanların yer aldığı El Nacional adlı kompleks ve Milano’da muhteşem bir yapı olan Fondazione Prada ilk aklıma gelenler… Türkiye’de ise her şeyiyle en etkilendiğim mekan Soho House. Günümüzde herkes "pinterest mimarı". Bu işin eğitimini almış biri olarak nasıl bakıyorsun mimarlık alanına dair sonsuz fikir beyan edenlere? Pinterest insanların evlerinde kendilerini mutlu edebilecek değişiklikler yapabileceğini gösteren uçsuz bucaksız bir mecra. Bu mecranın evinde ufak tefek değişiklikler yapmak isteyen insanlara ışık tutacağını düşünüyorum. Ancak mekan tasarımında, teknik bilgi ve estetiğin sorunsuz bir biçimde işlemesi için profesyonel bir mimari desteğe her zaman ihtiyaç var. IG: @tagsdesignistanbul W: tagsdesignistanbul.com STİL | Kategorinin diğer yazıları Bir Edition üçlüsü: Sanat, parti ve iyi yemek Bodrum’a sürpriz: Dioriviera pop-up Emre Buga’nın stil atlası İçinden Aman stili geçen bir rüya Janus mu alırdınız Glassafe mi? Köprü + Heykel + Galeri: The Twist İstanbullu Tilda Swinton’ın ‘athleisure’ tarzı Fütüristik otel ‘Svart’ın açılmasına az kala Murat Süter’in ‘lacivert’ sırrı ‘Parazit’in evi aslında gerçek değildi Evi değiştir: Blush mı Green Benjamin mi? Edwina Sponza’nın stil kodları Korona Sonrası Şehir Tabelaları ‘Beslenme farkındalığınız’ ne durumda? Bodrumlu Uzakdoğulu: Leleg Living Bu yazın başrolünde: Soho Roc House Korona günlerinde yaratıcı bir ‘karton’ masa!

  • TASARIM-1

    Ocak 2021 | Tasarım | Türkiye NEFES ASSOS Şehirlinin köye dönüş projesi Yazı | Özden Akyıldız HER ŞEYİYLE KENDİNE YETEN BİR ŞEHİRLİ KÖYÜ Beyaz yakalıların köye dönüş projesi olmayı hedefleyen Nefes Assos Köyü, Türkiye’nin ilk “sürdürülebilir köy ekosistemi”ne sahip bölgesi olmayı hedefliyor. Nasıl mı? Gıda, enerji, altyapı, su ve sosyal yaşam konularında Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilirlik değerlerini baz alarak... Bu kapsamda Nefes Assos hem tarım ve hayvancılıkta hem de enerji üretiminde kendi kendine yetmeyi hedefliyor. Öncelikli hedef, köy sakinlerinin taze ve sağlıklı besinleri kendi topraklarında yetiştirebilmesi ve gerçek bir “dalından sofraya” lezzet deneyimini yaşayabilmesi. Devamı için... Print YUZU MAGAZINE - II Out of Stock View Details

  • TASARIM-1

    Aralık 2020 | Tasarım | Dünya ‘EASY PEASY AKŞAM YEMEĞİNDE KULLANDIĞIMIZ TUZLUK YA DA BİBERLİK GİBİ’ Yazı | Onur Baştürk İ skandinav tasarım anlayışıyla İtalyan çizgisini bir araya getirmesiyle tanınmış, yıldızı her daim yüksek tasarımcılardan biridir Luca Nichetto. Nitekim bu iki anlayışı sentezlemesine uygun olarak bir ayağı İtalya’da bir ayağı İsveç’te. Uluslararası markalar için farklı ürün tasarımları gerçekleştirmiş Nichetto’nun en çok bilinen tasarımlarını şöyle hızlı bir şekilde hatırlatabilirim: De La Espada için yaptığı Elysia koltuğu, &tradition markasına tasarladığı Lato sehpa, Bernhardt Design için ürettiği Luca Koleksiyonu oturma grubu, Et al. adlı İtalyan markasına yaptığı Classy sandalyeleri ve tabii Venedikli aydınlatma markası Lodes için tasarladığı unutulmaz Jefferson aydınlatması. Nichetto şimdi yeni bir aydınlatma tasarımıyla daha gündemde. Tıpkı Jefferson gibi Lodes markası için tasarladığı Easy Peasy ile. İç içe geçmiş katmanlardan oluşan taşınabilir ve şarj edilebilir bir masa üstü lambası olan Easy Peasy’nin çıkışı dolayısıyla Luca Nichetto’yu Stokholm’deki ofisinde yakaladım ve hem tasarımları hem de kendisine dair merak ettiklerimi sordum. Devamı için... Print YUZU MAGAZINE - II Out of Stock View Details

  • TASARIM-1

    Nisan 2021 | Tasarım | Türkiye BODRUM SUMMER HOUSE T ürkbükü ve Hebil koyuna komşu mevkide bulunan “Bodrum Summer House”, Erdem İşler ve Emre Özücoşkun’un mimarlık ofisi Cisim Design tasarımı. 80’li yıllarda yapılmış bir site içerisinde bulunan tek katlı yığma bir bina olan Bodrum Summer House için önce binanın tüm dış kabuğu temizlenmiş. Daha sonra iç duvarlar yıkılmış. Gerekli güçlendirmeler yapıldıktan sonra ev sahibinin rahat edebileceği fonksiyonel bir yerleşim haline getirilmiş. Çatıda bulunan boş alan ise teras olarak değerlendirilmiş. EL İŞÇİLİĞİYLE HAM DUVAR DOKUSU ORTAYA ÇIKARILDI Ege’nin dokusuna uygun olarak tasarlanan ve bu haziranda bitmesi beklenen evle ilgili detayları Erdem İşler şöyle anlatıyor: “Cisimdesign olarak tüm projelerimizde yakalamaya çalıştığımız doğal malzeme seçimleri ve o malzemelerin kendi içindeki uyumu Bodrum projesinde de ön plana çıkan en önemli detay. Bizim için lokasyon her zaman çok önemli. Çevrenin dokusu, rengi, havası… Evin genelinde kullandığımız malzemeler ise Bodrum’un dokusuna uygun olması için özenle seçildi. Bodrum’un karakteri olan beyaz boyalı duvar, el yapımı dokulu yüzeyler olarak iç mekandaki duvar ve tavanlarda uygulandı. Özellikle iç mekanda, temiz apartman dairesi hissiyatı veren duvar boyası kullanmak yerine el işçiliğiyle ham duvar dokusunu ortaya çıkardık. Evin genelinde kullanılan zemin malzemesi klasik bir ‘french-pattern’ boyutundan daha büyük boyutlarda zemine uygun gri tonlarda seçildi. Mutfak tezgahında ise bütünlük açısından beton kullandık. Evin hareketli mobilya ve sabit dolaplarında da hareli meşe tercih ettik”. BANYOLARIN ÖZELLİĞİ Bodrum Summer House’da üç banyo var. Banyoların hepsinde beyaz ve sadelik ön planda. Cisim Design ekibi tamamen seramik duvarlı bir banyo yapmak yerine, “Bodrum’un dokusundaki beyaz boyalı duvarların arasında duş alma fikrini banyonun içine nasıl taşırız?” fikrinden yola çıkmış.

  • TASARIM-1

    Temmuz 2020 | Tasarım ‘Yeşil tasarım’ bizi kurtarabilir mi? Yazı | Alp Tekin İ klim değişikliğinin ve giderek artan dünya nüfusunun etkilerini her geçen gün daha çok hissediyoruz. Peki tasarım konseptleri bu etkilerin azaltılmasında yardımcı olabilir mi? 1993 yılında Jacob van Rijs ve Nathalie de Vries ile birlikte MVRDV mimarlık ofisini kuran ünlü mimar Winy Maas’ın bu soruya yanıtı net: Kesinlikle! “Yakında dünya üzerindeki nüfusumuz 11 milyar olacak” diyor Maas, “Bu büyümeyi yönetmeliyiz. Yakın gelecekte bazılarımız hayatta kalmak için tundralara gitmek zorunda kalabilir. Bu nedenle insanların nerede yaşayacağını, yiyeceklerin nerede yetiştirileceğini ve yaban hayatı için hangi alanların ayrılacağını belirlemek için sistemler kurulması gerekiyor”. Maas, güneş enerjisi üretmek ve yiyecek yetiştirmek için Sahra Çölü’nü verimli bir alana dönüştürmek gibi vizyoner projelerin dikkate alınması gerektiği görüşünde. YEŞİL PROJELER Ünlü mimar şehirlerin daha yeşil hale getirilmesini de savunuyor. Şehirlerin tamamen ağaç ve bitkilerle kaplı, sürdürülebilir binalarla dönüştürüldüğü “Green Dip” konseptinin yaratıcısı Maas’ın, bu proje için seçtiği demo şehir Hong Kong. Gerçekten de olası bir Green Dip projesi sonrası ormana dönüşmüş Hong Kong’u bu şekilde hayal etmek hem şaşırtıcı hem de nefis! “Green Dip”in yanı sıra Maas ve ekibinin diğer yeşil projeleri arasında şunlar yer alıyor: 1. Rotterdam’daki Boijmans van Beuningen Müzesi’nin yanına inşa edilen, çatısında dev bir orman barındıracak olan “Art Depo”. Dış yüzeyi aynayla kaplı yapının 2021 eylülünde bitirilmesi planlanıyor. 2. Seoullo 7017 olarak da bilinen, Seul’deki Skygarden projesi. Artık kullanılmayan bir otoyolun parka dönüştürülmüş hali olan projede 24 bin bitki ve ağaç yer alıyor. Seuollo, New York’taki High Line’ın daha büyük bir versiyonu aynı zamanda. 3. Amsterdam'ın iş merkezi Zuidas’da yer alan Valley konut kuleleri. 2021’de bitmesi planlanan projede yer alan ofis ve evlerin neredeyse tamamında bahçe yer alıyor. STİL | Kategorinin diğer yazıları Bir Edition üçlüsü: Sanat, parti ve iyi yemek Bodrum’a sürpriz: Dioriviera pop-up Emre Buga’nın stil atlası İçinden Aman stili geçen bir rüya Janus mu alırdınız Glassafe mi? Köprü + Heykel + Galeri: The Twist İstanbullu Tilda Swinton’ın ‘athleisure’ tarzı Fütüristik otel ‘Svart’ın açılmasına az kala Murat Süter’in ‘lacivert’ sırrı ‘Parazit’in evi aslında gerçek değildi Evi değiştir: Blush mı Green Benjamin mi? Edwina Sponza’nın stil kodları Korona Sonrası Şehir Tabelaları ‘Beslenme farkındalığınız’ ne durumda? Bodrumlu Uzakdoğulu: Leleg Living Bu yazın başrolünde: Soho Roc House Korona günlerinde yaratıcı bir ‘karton’ masa!

  • TASARIM-1

    Mayıs 2021 | Tasarım | Türkiye click for english RASMUS ASTRUP “Doğayı şehirlere taşımaktan başka çaremiz yok” Yazı | Onur Baştürk İ skandinavya’nın önde gelen peyzaj, kentsel tasarım ve mimarlık stüdyolarından biri olan SLA’nın ortağı ve proje direktörü Rasmus Astrup. Sürdürülebilir peyzaj mimarisi, entegre iklim adaptasyonu ve doğa temelli tasarım konusunda uzman olan Astrup, SLA’nın ileri görüşlü peyzaj projelerine liderlik ediyor. Yüzde yüz su dengesiyle ödüllü Novo Nordisk Doğa Parkı, hava temizleyen cepheleriyle Reinvent Paris ve Kopenhag’ın atıktan enerji elde edilen üretim tesisinin çatısına yapılan yemyeşil Copenhill Enerji Santrali ve Kentsel Rekreasyon Alanı, Astrup’un en güncel projeleri arasında. Yeşilin ön plana çıkarıldığı, hatta başrolde olduğu mimari tasarımlarla artık daha sık karşılaşıyoruz. Binaların çatı alanlarında organik tarım alanları, mini parklar yaratılması... Şehirlerin kullanılmayan atıl bölgelerine parklar ya da yeşili bol geçişler yapılması... Hatta Malezya’daki BiodiverCity gibi yeni baştan inşa edilecek olan ekolojik şehirler. Tüm bunlar sizce yeterli mi? Yoksa “yeşil devrim” henüz başlangıç mı? Her şeyden önce yeşil sadece bir renk. Bu yüzden “ekolojik” olduğunu duymaktan mutluluk duyuyorum. Çünkü evet, bu sadece başlangıç ve biz o noktadan çok uzağız. Şu anda dünyada çok fazla kriz var ve mevcut odak noktası pandemi üzerinde olsa da, biyoçeşitlilik sorununun hepsinden daha büyük olduğuna ve şehirlerin bunu çözmeye katkıda bulunacağına inanıyorum. Doğayı şehirlere getirdiğimizde, sadece yağmur suyu, kentsel ısı adası ve kirlilik gibi sorunları çözmüş olmayacağız. Farkındalık, refah ve çok önemli sosyal bağlantılar da yaratacağız. Önümüzdeki on yılda bizi yeşilin arttığı şehirler mi bekliyor? Bu konuda iyimser misiniz? Şu anda müşterilerimizden çok fazla kentsel alan ve şehir doğasına yönelik talep alıyoruz. Bu kesinlikle bana iyimser bir enerji katıyor! Temelde kentsel alan şehirler için sosyal birleştirici faktördür ya da demokratik temeldir. Kentsel tasarıma yaklaşımımız için her zaman “şehir doğası” terimini daha geniş anlamda kullanıyorum. Çünkü onları sürdürülebilir, dayanıklı ve sağlıklı hale getirmek istiyoruz. Aynı zamanda kentsel kamusal alanın en demokratik yer olduğuna inanıyoruz. Cinsiyete, yaşa ve dine bakmaksızın herkesin eşit olarak buluşabileceği ve etkileşimde bulunabileceği yerler... Devamı için... Print YUZU MAGAZINE - III Out of Stock View Details

  • TASARIM-1

    Şubat 2021 | Tasarım | Dünya Arabasız, caddesiz, akıllı şehir: The Line Yazı | Mert Çam S uudi Arabistan denince zihinlerimizde beliren fikirler yakın gelecekte tümden değişeceğe benziyor. Zira Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed bin Salman (MBS), yakın zamanda kapsamlı bir reform projesi başlattı. MBS, bu reformlar listesiyle ülkesinin imajını olumlu yönde değiştirmeyi amaçlarken ekonomik çeşitlilik, daha iyi yaşam standartları, kültürel gelişim gibi konulara önem vereceğini iddia ediyor. Hatta 35 yılın ardından müze, tiyatro ve sinemaların açılması olumlu yeniliklerin habercisi olmuş Suudi halkı için. NEDEN DEĞİŞİYOR Kuşkusuz bu değişim isteğinin nedeni ülkenin petrole olan bağımlılığını ortadan kaldırmak. Hali hazırda ülkenin en büyük ticari işbirlikçisi olan British Petrol’ün bile yatırımlarını daha az petrolün kullanıldığı bir geleceğe göre planlaması bu adımların ne kadar gerekli olduğunun kanıtı. Sonuç olarak Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dubai ve Abu Dhabi'de yaptığı gibi ülkenin çehresini değiştirecek birbirinden yenilikçi projeleri peş peşe kamuoyuna sunmaya başladı. Öyle ki, bu projeler tamamlandığında geleceğin sorunlarına da çözüm sağlayacak. Nasıl mı? Araştırmalar gösteriyor ki yakın gelecekte iklim değişikliği, hava kirliliği ve suların yükselmesiyle yaklaşık bir milyar insan yaşayacak yeni yerler aramak zorunda kalacak. Suudi yönetimi bu ihtiyacın bir kısmını karşılamaya aday gibi görünüyor. Çok konuşulan, iddialı “The Line” projesiyle… BİLİM KURGU FİLMLERİNDEKİ GİBİ The Line, “Neom mega-şehri projesi”nin ilk ayağı. Akıllı şehir konseptli bir yerleşim merkezi. İnşaatına bu yıl başlanan projenin toplamda 200 milyar dolara mal olacağı öngörülüyor. Tasarımı ve sunduğu teknolojiyle bilim kurgu filmlerindeki şehirleri andıran The Line’ın özelliklerine gelince… 1. İnce bir şerit olarak (170 kilometre uzunluğunda) tasarlanan The Line, doğa dostu bir şehir olacak. Yüzde yüz yeşil enerjiyle işletilecek ve karbondioksit üretmek yerine doğadaki karbondioksitin emilimini sağlayacak bir sistem sunacak. 2. İçinde hiçbir şekilde araba, otoyol ve cadde bulunmayacak. Dolayısıyla hava kirliliği, karbondioksit salınımı ve trafik kazaları da olmayacak. 3. Tasarımın yüzeyi 170 kilometrelik şerit boyunca uzanan yaşam modülleri şeklinde planlanmış. Bu modüllerde sadece yürüme ve bisiklet yolları, yeşil alanlar, yaşam alanları ve tarım bölgeleri olacak. 4. Şehrin uzunluğuna rağmen bulunduğunuz modülde okul, hastane, alışveriş merkezi gibi birçok birim olacağından ihtiyacınız olan her yere birkaç dakikalık bir yürüme mesafesi uzağında olacaksınız. 5. Eğer şehrin başka bölgelerine gitmeyi arzu ederseniz yerin altındaki ultra hızlı trenleri, şoförsüz taksileri ya da kendi kendine uçan hava taksilerini kullanabilirsiniz. Bu şekilde şehrin başından sonuna sadece yirmi dakikada ulaşıyor olacaksınız. Şehirde birçok birim yapay zeka ile yönetilecek ve sayısız robotik yardımcı hizmetinizde olacak. 6. Proje bitiminde şehirde dünyanın her yerinden bir milyon kişinin yaşayacağı ve şehrin 380 bin kişiye iş imkanı sağlayacağı söyleniyor. Şehir eğer planlandığı gibi tamamlanırsa insanlık tarihinin yapımı en pahalı ve gelişmiş şehri olacak gibi duruyor.

  • TASARIM-1

    Nisan 2020 | Tasarım | Türkiye Evi değiştir: Blush mı Green Benjamin mi? Yazı | Alp Tekin O nline alışveriş siteleri bugünlerde en çok dekorasyon ürünlerini satıyor. Nedeni malum: 7/24 evde vakit geçirdiğimiz için yeni ürünler alarak dekorasyonu değiştirmek istiyoruz. Oysa evi değiştirmek için illa dekoratif bir obje almaya gerek yok! Evi yeniymiş gibi yapmanın en basit ve zevkli yolu boyamak! Bütün evi boyamaktan bahsetmiyoruz, delirmeyin! Kendinize -hemen şu saniye- bir duvar belirleyeceksiniz ve sadece orayı başka bir renge boyayacaksınız. Elbette seçeceğiniz renk, evin kalan rengiyle uyumlu olmalı. Bu yıl beş popüler renk var. Biz demiyoruz, en sevdiğimiz dekorasyon dergilerinden ‘Livingetc’ söylüyor. İşte bu beş ana renkten birini seçtiğiniz duvara uygulayıp bir de önüne uygun bir düzenleme yaparsanız, kendiliğinden yeni bir instagram köşesi yakalamış olacaksınız. O renkler şöyle sıralanıyor: 1. BLUSH: Çok sevdiğimiz, yazın bol bol tükettiğimiz blush şarabın rengini kim sevmez? Eğer bu renge karar verirseniz, mobilyalarınızın krem ya da beyaz olması gerekiyor. Yoksa iyi bir sonuç elde edemez, Şeyma Subaşı’nın kapanan kafesindeki gibi gayet sırıtan bir pembeyle, hayli ‘girlie’ bir eve sahip olursunuz. Nitekim Yuzu olarak bunu asla istemeyiz! 2. NATURAL TOUCH: Havalı tanımı böyle, ama kısaca puslu gri diyebiliriz. Yani duman rengi. Bu renk en iyi maviyle çarpışıyor, onunla uyumlu hale geliyor. Ahşap ürünlerle de desteklediğiniz zaman evinizin bir köşesi tam da Kopenhag’tan fırlamış bir kuzey kafesi gibi pekala görünebilir. 3. LIGHT BLUE: Bebek mavisine yakın. Ama tam değil. Riskli bir renk! İyi bir boya markası seçmeniz gerekiyor. İlk aklımıza gelen Jotun mesela. Bu riskli rengi kombinlemek neyse ki kolay. Her şeyle gidiyor. Cart bir sarı mobilya ya da yeşil bir kanepe bile olabilir. Sadece siyahın tonlarındaki mobilyalar olmaz. 4. GREEN BENJAMIN MOORE: İşte Yuzu olarak favorimiz! Çok koyu tonlarını uygulamazsanız, bu dramatik renk evinizin bir köşesine kendiliğinden botanik bahçesi havası getirecek. Sözümüz söz! O köşeye bir de gri, beyaz renklerde mobilya ya da aksesuar kondurdunuz mu, işlem tamam! 5. TERRACOTTA: Tam İtalya’daki evlerin dış cephe rengi bu. Kiremit rengi ya da toprak saksıların rengi. Eve canlılık getireceği kesin. Enerji de. Ama bu rengin önündeki mobilya ve aksesuarın rengi de önemli. Açık renk değillerse, Terracotta’nın önünde boğulurlar çünkü. STİL | Kategorinin diğer yazıları Bir Edition üçlüsü: Sanat, parti ve iyi yemek Bodrum’a sürpriz: Dioriviera pop-up Emre Buga’nın stil atlası İçinden Aman stili geçen bir rüya Janus mu alırdınız Glassafe mi? Köprü + Heykel + Galeri: The Twist İstanbullu Tilda Swinton’ın ‘athleisure’ tarzı Fütüristik otel ‘Svart’ın açılmasına az kala Murat Süter’in ‘lacivert’ sırrı ‘Parazit’in evi aslında gerçek değildi Evi değiştir: Blush mı Green Benjamin mi? Edwina Sponza’nın stil kodları Korona Sonrası Şehir Tabelaları ‘Beslenme farkındalığınız’ ne durumda? Bodrumlu Uzakdoğulu: Leleg Living Bu yazın başrolünde: Soho Roc House Korona günlerinde yaratıcı bir ‘karton’ masa!

  • TASARIM-1

    Mayıs 2020 | Tasarım | Çin Uzay gemisi değil, bir kütüphane Yazı | Alp Tekin G ünümüzde bir kütüphane bile artık sadece kütüphane değil! O havalı deyişle, en başta bir “çekim merkezi” olmalı. Mutlaka ama mutlaka şaşırtıcı bir tasarımla ön plana çıkmalı. Ayrıca büyük olmalı. Ve son olarak tabii ki instagramda herkes tarafından paylaşılmalı. Hollandalı tasarım şirketi MVRDV’ye bağlı çalışan mimar Winy Maas’ın Çin’in Tianjin kentinde inşa ettiği, 1.2 milyon adet kitaba ev sahipliği yapan Tianjin Binhai Kütüphanesi, nam-ı diğer “The Eye” tam da böyle bir yer! MVRDV’nin bugüne kadar gerçekleştirdiği en hızlı proje olan kütüphanenin yapımı sadece üç yılda tamamlanmış. Aydınlık bir küresel oditoryuma, tavandan tabana basamaklı kitaplıklara sahip 33 bin 700 metrekarelik bu devasa kültür merkezi, bir süredir “Mutlaka görülmesi gerekenler” listelerinin en baş sıralarında. İyi de, en üst raflardaki kitaplara nasıl ulaşıyorlar diyebilirsiniz. Onun için de çözüm bulmuşlar: Atriyumun arkasına yerleştirilen odalardan üst raflara erişiliyor. Bu fütüristik, uzay gemisini andıran kütüphane katedrale benzeyen tonozlu kemerlerle kaplı. Beş katlı binanın zemin katı ziyaretçiler, çocuklar ve yaşlılar için okuma alanlarına ayrılmış. Birinci ve ikinci katlar okuma odaları, kitaplar ve salonlardan oluşuyor. Üst katlarda ise toplantı odaları, ofisler, bilgisayar ve ses odaları bulunuyor. Kütüphanenin tasarımcısı Maas şöyle diyor: “Her köşeden kitapların görüneceği ve aynı zamanda insanların ortama karışabileceği bir alan yaratmamı istediler. Bunun üzerine oditoryumu 7/24 çalışan bir motor gibi mekanın tam merkezine yerleştirdim. Onun etrafını da kolektif alanla çevreledim. Ziyaretçilerin yukarıdan aşağıya doğru kolayca yürüyebilmeleri de önemliydi. Peki tüm bunlar işlevsel mi? Bence evet. Çünkü her katmandaki belirli kitapları bulabilmeniz için ardışık bir sistem var. Ayrıca her katmana bir isim verildi. Kitaplar ona göre sıraya yerleştiriliyor”. Unutmadan: Tianjin Binhai’nin dışardan çekilmiş fotoğrafı size nereyi anımsatıyor? Yeniden yapımına başlanan ve yakında açılacak AKM’yi değil mi? Yeni AKM’nin tam ortasında da bir küre var. Herhalde tesadüf tabii… STİL | Kategorinin diğer yazıları Bir Edition üçlüsü: Sanat, parti ve iyi yemek Bodrum’a sürpriz: Dioriviera pop-up Emre Buga’nın stil atlası İçinden Aman stili geçen bir rüya Janus mu alırdınız Glassafe mi? Köprü + Heykel + Galeri: The Twist İstanbullu Tilda Swinton’ın ‘athleisure’ tarzı Fütüristik otel ‘Svart’ın açılmasına az kala Murat Süter’in ‘lacivert’ sırrı ‘Parazit’in evi aslında gerçek değildi Evi değiştir: Blush mı Green Benjamin mi? Edwina Sponza’nın stil kodları Korona Sonrası Şehir Tabelaları ‘Beslenme farkındalığınız’ ne durumda? Bodrumlu Uzakdoğulu: Leleg Living Bu yazın başrolünde: Soho Roc House Korona günlerinde yaratıcı bir ‘karton’ masa!

  • TASARIM-1

    Haziran 2020 | Tasarım | Türkiye Algoritma tabanlı ahşap mağara süiti Yazı | Alp Tekin 1 112 adet ladin parçasının algoritma tabanlı bir programla bir araya getirildiği, uzaktan bakınca ahşap mağarayı andıran bir süitte kalmak ister miydiniz? Tasarım meraklısı biriyseniz yanıtınız “Evet” olmalı. Çünkü Hyades Mountain Resort’un bu tasarım süiti ahşap bir uzay gemisi kamarası gibi aynı zamanda. Yenilikçi ve kesinlikle zihin açıcı… Hyades Mountain Resort, Yunanistan’ın Kyllini Dağı eteklerinde yer alan Trikala Korinthias köyünde. Resort’un bu süiti Tenon Mimarlık’ın eseri. Mimarlık ofisi süitin arka tarafını bir mağaranın iç kısmına benzer şekilde kavisli duvarlara sahip bir şekilde tasarlamış. Ön tarafı ise küllü siyah fayanslarla süslenmiş. Tenon’cular bu durumu şöyle açıklıyor: “Arka taraf bir sığınak gibi tasarlandı. Bu yüzden sert ve koruyucu bir kabuğa sahip. Ön taraf ise daha yumuşak ve davetkâr. İki taraf arasında net bir ayrım yapmak istedik”. Süitte kullanılan 1112 adet ladinin ortaya çıkışında kullanılan algoritma tabanlı program ise stüdyonun iki mimarı Apostolos Mitropoulos ve Thanos Zervos’un fikri. Bu program sayesinde kesilen ahşap parçalar daha sonra 55 büyük modül oluşturularak bir araya getirilmiş. Hepsi elle şekillendirilip düzeltildikten sonra mağara benzeri yapıya monte edilmiş. STİL | Kategorinin diğer yazıları Bir Edition üçlüsü: Sanat, parti ve iyi yemek Bodrum’a sürpriz: Dioriviera pop-up Emre Buga’nın stil atlası İçinden Aman stili geçen bir rüya Janus mu alırdınız Glassafe mi? Köprü + Heykel + Galeri: The Twist İstanbullu Tilda Swinton’ın ‘athleisure’ tarzı Fütüristik otel ‘Svart’ın açılmasına az kala Murat Süter’in ‘lacivert’ sırrı ‘Parazit’in evi aslında gerçek değildi Evi değiştir: Blush mı Green Benjamin mi? Edwina Sponza’nın stil kodları Korona Sonrası Şehir Tabelaları ‘Beslenme farkındalığınız’ ne durumda? Bodrumlu Uzakdoğulu: Leleg Living Bu yazın başrolünde: Soho Roc House Korona günlerinde yaratıcı bir ‘karton’ masa!

  • TASARIM-1

    Nisan 2020 | Tasarım | Norveç Köprü + Heykel + Galeri: The Twist Yazı | Fulya Bozkurt B IG Kopenhag; New York, Londra ve Barselona merkezli mimar, tasarımcı, şehir planlamacısı, peyzaj profesyoneli, iç mimar, ürün tasarımcısı ve araştırmacılardan oluşan bir grup. Şu anda Avrupa, Kuzey Amerika, Asya ve Orta Asya’da çok sayıda projeye dahiller. BIG’nin mimari anlayışı günlük hayattaki sürekli değişimin dikkatli bir analizinden ortaya çıkıyor. Çok kültürlü alışverişin, küresel ekonomik akışın ve tümüyle yeni mimari yolları gerektiren iletişim teknolojilerinin etkisiyle yeni sentezler yaratmak BIG’nin en büyük heveslerinden. Dahası; BIG’ciler günümüzün zorluklarıyla başa çıkmak için mimarinin kârlı bir şekilde büyük ölçüde keşfedilmemiş bir alana taşınabileceğine de inanıyor. Hatta bunu ‘pragmatik bir ütopya mimarisi’ diye tanımlıyorlar: “Bir tür programatik simya gibi. Yaşamak, boş vakit geçirmek, çalışmak, parketmek ve alışveriş yapmak gibi geleneksel malzemeleri karıştırarak bir mimari yaratıyoruz”. NEFİS HEYKEL PARKINI GEÇTİKTEN SONRA… Norveç’teki The Twist adlı proje de BIG’nin misyonunun en spesifik örneği. Oslo’ya yarım saat uzaklıkta, Randselva Nehri’nin etrafındaki eski bir kâğıt fabrikasının müzeye dönüştürülmüş hali olan Kistefos’un içinde yer alıyor The Twist. Hem köprü hem heykel hem de galeri. Kısacası The Twist hepsi birden! Kistefos Müzesi’ndeki 45 parçalık nefis heykel parkını gezdikten sonra geçiliyor The Twist’e. Heykel parkı demişken es geçmeyelim: Parkta şu ünlü sanatçıların da işleri yer alıyor: Anish Kapoor, Olafur Eliasson, Lynda Benglis, Yayoi Kusama, Jeppe Hein ve Fernando Botero. BİR KAMERA DEKLANŞÖRÜNDE GEZİNİR GİBİ… Randselva nehrini tamamen kaplayan The Twist’in heykelsi bir form oluşturmasının nedeni ise ortasına doğru 90 derece eğilmiş bir kiriş şeklinde tasarlanması. Yapının hacmindeki basit bükülme, köprünün güneydeki kıyısından kuzeydeki yamaç alanına kadar yükselmesini sağlıyor. The Twist’in çift eğri geometrisi bir kitap yığını gibi düzenlenmiş 40 cm genişliğindeki dik alüminyum panellerden oluşuyor ve yelpaze gibi açılarak şeklini değiştiriyor. Böylece ziyaretçiler her iki yönden de bükülmüş yapıyı bir kamera deklanşöründe yürüyormuş gibi deneyimliyorlar. Unutmadan; The Twist üç adet galeri barındırıyor içinde: Kuzey tarafında panoramik manzaraya sahip geniş, doğal ışıkla aydınlatılmış Panorama Galeri. Güney tarafında yapay aydınlatmalı uzun, karanlık bir galeri: Closed Galeri. Ve arada, bükülmüş bir çatıda ışık şeridine sahip heykelsi bir alan: Twist Galeri. STİL | Kategorinin diğer yazıları Bir Edition üçlüsü: Sanat, parti ve iyi yemek Bodrum’a sürpriz: Dioriviera pop-up Emre Buga’nın stil atlası İçinden Aman stili geçen bir rüya Janus mu alırdınız Glassafe mi? Köprü + Heykel + Galeri: The Twist İstanbullu Tilda Swinton’ın ‘athleisure’ tarzı Fütüristik otel ‘Svart’ın açılmasına az kala Murat Süter’in ‘lacivert’ sırrı ‘Parazit’in evi aslında gerçek değildi Evi değiştir: Blush mı Green Benjamin mi? Edwina Sponza’nın stil kodları Korona Sonrası Şehir Tabelaları ‘Beslenme farkındalığınız’ ne durumda? Bodrumlu Uzakdoğulu: Leleg Living Bu yazın başrolünde: Soho Roc House Korona günlerinde yaratıcı bir ‘karton’ masa!

  • BOTANIK

    Şubat 2021 | Botanik | Almanya Kutsal narenciye aşkına! Yazı | Oktay Tutuş T aschen tarafından yeni yayımlanan The Book of Citrus Fruits isimli harika illüstrasyonlarla dolu kitap bize gösteriyor ki, botanik aşkınızı ne kadar anlatırsanız anlatın, yine de bitirmeye daha ciltlerce yolunuz var! Şimdi geriye yaslanın ve kendinizi 17. yüzyıl sonuyla 18. yüzyılın başlarında Avrupa’da hayal edin. Ve hayal bu ya, ekonomik durumunuz yerinde ve o zamanlar gemilerle Yeni Dünya’dan gelen çeşitli tuhafiye ürünlerine sahip olma şansınız var. Ancak siz belki de botanikçi olan babanızdan aldığınız el ile aristokrat bahçelere ve onları süsleyen egzotik bitkilere, ama ille de narenciyeye tutkunsunuz. Ve tüm ömrünüz bu tutkunun peşinde geçecek, yetmeyecek onu herkese duyurmak için de kitaplar yaptıracaksınız. Kulağa nasıl geliyor? Şairane değil mi? Üstelik gerçek! Nürnbergli J. C. Volkamer (1644-1720) bahsettiğimiz şairane ruha sahip botanik tutkunu bir tüccar. Bahsettiğimiz üzere babası da botanikçi olduğundan kendisi de Padova’da bu baba mesleğinin ilmini sürdürmek üzere okumaya gider. Döndüğünde ise kalbinde hem gördüğü muhteşem İtalyan bahçelerinin hem de narenciyelerin aşkı vardır. Yaşamı boyunca çoğunlukla İtalya, Almanya, Kuzey Afrika ve hatta Ümit Burnu'ndan posta yoluyla bitki siparişi vererek, bu tür meyvelerin Alpler'in kuzeyinde hâlâ büyük ölçüde bilinmediği o zamanlarda, kendine kokulu ve egzotik turunçgillere adanmış bir koleksiyon yaratır. Bununla da yetinmez, bahçesinde yer alan bu çok çeşitli meyvelere olan tutkusunu tasvir etmeleri için bir bakır levha gravür ekibi tutar ve onlar da 170 narenciye türünden, 256 levhadan oluşan, iki ciltlik bir çalışma hazırlar. Volkamer her bir levhada Kuzey İtalya'nın yemyeşil manzaralarına, memleketi Nürnberg'e ve hayal gücünü cezbeden diğer yerlere saygılarını sunar. Bunun yanında her bir manzaraya sanki ilahi bir varlıkmışcasına muhakkak dahil olan bir meyve eşlik ediyordur. Sonuç, aynı anda fantastik bir botanik güzelliğin eşlik ettiği yemyeşil ve harika bahçelerde şiirsel bir tur olur. Şimdi de hak ettiği şekilde özel bir sınırlı baskı ile Taschen tarafından yeniden hayata getirilen capcanlı renkleriyle büyüleyici bu tura eşlik etmek elinizde. Volkamer’in çalışmalarından birkaç renkli setin bugün hâlâ korunduğu biliniyor. Bunun yanında bu harika kitaptaki çoğu görsel, Schloss Burgfarrnbach'daki Fürth şehrinin belediye arşivinde yakın zamanda bulunan iki adet elle boyanmış cilde dayanıyor. Iris Lauterbach tarafından yayıma hazırlanan bu yeniden basım, ayrıca Volkamer'in üçüncü bir ciltte sunulması planlanan 56 adet yeni keşfedilmiş illüstrasyonunu da içeriyor. J. C. Volkamer. The Book of Citrus Fruits Iris Lauterbach 27.6 x 39.5 cm, 4.40 kg, 384 sayfa Çokdilli edisyon: İngilizce, Fransızca, Almanca

  • BOTANIK

    Ocak 2021 | Botanik | İngiltere MR. PLANT GEEK Yazı | Onur Baştürk Fotoğraflar | Caroline Horn M ichael Perry, namı diğer Mr. Plant Geek. İngiltere’nin en ünlü bahçıvanının bitkilerle olan yolculuğu çocukluğuna, büyükanne ve büyükbabasının serasında geçirdiği zamanlara dek uzanıyor. Önce kasımpatı ve dahlia (yıldız çiçeği) yetiştirmeyi öğreniyor, daha sonra diğer tüm bitkileri. Gün geçtikçe bitkilerle olan ilişkisi gelişiyor, büyüyor. Ama okul dönemi başladığında bu tutkusunu arkadaşlarından saklamak zorunda kalıyor Michael. Çünkü bahçecilik ve bitkilerle uğraşmanın pek havalı görünmediğini farkediyor, yaşıtlarının acımasız eleştirilerinden kaçınmak için bitki tutkusunu ‘yeşil bir sır’ olarak saklamayı tercih ediyor. Devamı için... Print YUZU MAGAZINE - II Out of Stock View Details

bottom of page