top of page
relation4.jpg

Haziran 2020 | İnsan | Türkiye

Neden söz vermekten kaçınıyoruz?

Yazı | Sibel İpek

Program yapılırken hep şu cümleleri mi kullanıyorsunuz: “Bakarız, haberleşiriz, tamam ama söz vermiş olmayalım, yine konuşuruz” Peki uzun dönemli program yapmaktan ödünüz mü patlıyor? Uçak biletlerinizi hep son dakika mı satın alıyorsunuz ya da aldıktan sonra sürekli değiştirme cezası yiyenlerden misiniz? 

İlişkilerinizde içten içe bir şekilde size uygun olmadığını bildiğiniz insanları mı tercih ediyorsunuz? Ya da çok uygun olabileceğinizi düşündüğünüz birisi bile olsa, azıcık baskı görünce hemen kaçacak delik arayanlardan mısınız? 

Örnekler uzar gider, önemli olan yanıtlarımız. Neden herhangi bir şeye bağlanmaktan bu kadar korkuyoruz? Kendi başına olmayı sevdikçe bağlanma korkularımız tetikleniyor mu?

Aslında plan yapmayı istememek insanlarla görüşmek istemediğimiz izlenimini de veriyor. Daha iyi bir plan çıkarsa diye söz vermediğimiz de oluyor, ki kendimden örnek vermem gerekirse çoğu zaman böyle durumlar kendimle kalmayı tercih etmemle sonuçlanıyor!

UNUTULAN ÖNEMLİ BİR ŞEY VAR 

Araştırmalar gösteriyor ki; bağlanma korkusu tek bir travmatik olay, erken çocukluk döneminde yaşanan stresler ya da pek çok irili ufaklı olayın birikiminden kaynaklanıyor olabilir. Ebeveynlerin boşanması ya da evlilikte yaşadıkları problemleri çocuklarına yansıtmaları, potansiyel bir ilişkinin mutsuz sonuçlanmasından korkmak, daha önceki ilişkilerde travmatik olaylar yaşamak, başkalarına güvenmekte zorlanmak gibi…

Bence unutulan çok önemli bir şey var! O da insanın kendiyle olmayı sevmesi ve kendiyle olma halindeki dokunulmazlık ve mahremiyete, biriyle olmaktan çok daha fazla ihtiyaç duyması.

SAVUNMA MEKANİZMASININ ROLÜ BÜYÜK 

Bağlanma korkusu denildiğinde akla ilk gelen romantik ilişkiler. Oysa bu korku ofisteki başarıyı da etkileyebiliyor. Mesela iş ortamında yaşanan korku, kişinin uzun vadeli projeleri reddetmesine neden olabiliyor. 

Bazı araştırmacıların savundukları ise şu: Bağımsız olma eğiliminin kaynağında savunma mekanizmasının rolü büyük. Yani güçlü görünme çabasıyla taktığımız maskeler, hassas ve kırılgan yanlarımızı göstermeme çabası. Ki bu yanlarımızı saklayarak gerçek bir ilişki yaşama ihtimalimiz elbette yok. 

HADİ SÖZ VERDİK DİYELİM, YİNE DE KORKUYORSAK? 

Bu korku bitmez mi diyebilirsiniz. Bitmez! Bazen ciddi bir ilişkinin içine girmiş olsak bile yine de kendimizi ilişkiye tamamen veremiyor, zırhlarımızdan kurtulup tamamen açık olmayı seçemiyor olabiliriz. Pek çok insan ilişkilerini bu şekilde yaşamaya devam edebiliyor.

Neden mi?

Bazen her türlü korkumuza rağmen o ilişkinin içinde kalmak istediğimiz için kalırız.

Aslında ilişkiyi terketmek istesek bile toplum baskısından dolayı ilişkide kalmayı tercih edebiliriz. Çünkü çevremiz bizden bunu bekliyordur. 

Bir de tabii konfor alanımızı terketmek istememe, alışkınlarımıza olan bağlılığın bazen duygusal ihtiyaçlarımızın önüne geçebilmesi…

BİRAZ PRATİK HAYAT KURTARIR

Psychology Today’den psikiyatrist Barton Goldsmith’in güzel bir örneği var. Diyor ki: “Kavanozdaki kırmızı balık gibi herkes kendi ortamına göre büyür”.  

Yani eğer kendinize keskin sınırlar çizer ve kendinizi sınırlandırırsanız, başka insanları hayatınıza alma ya da yeni sularda yüzme ihtimalinizi azaltırsınız. Eğer bunu değiştirmek istemenize rağmen bir türlü yapamıyorsanız o zaman daha ciddi yardım almanın vakti gelmiş olabilir.

O zaman işte size bağlanma korkusu pastasından en çok pay alan ‘romantik İlişki’ özelinde kas geliştirici ufak adımlar listesi:

1. Partnerinizle bir geceyi birlikte geçirmeyi deneyebilirsiniz! Mümkünse onun evinde olsun. Böylece dilediğiniz zaman evinize dönebileceğinizin rahatlığıyla kalırsınız:)

2. İlk adım birkaç kez başarıyla atlatıldıktan sonra yaşadığınız yere yakın mesafede bir yerde hafta sonunu birlikte geçirmek ikinci adım olabilir

3. Kalabalıklar içinde el ele tutuşmak kulağa ne kadar saçma gelse de, bunu da denemek fena olmayabilir, bir düşünün! 

4. Yakın arkadaşlarınızla tanıştırdınız. Peki partnerinizi ailenizle de tanıştırmanın vakti gelmedi mi? Evet biraz gergin bir durum olabilir, ama yapın gitsin… 

5. Farklı mevsimlerde birlikte yapmak isteyeceğiniz tatil hayallerinizi paylaşın. Mesela her hafta düzenli plan yapıp bir ay boyunca bu planlara sadık kalmaya gayret gösterin.

6. Bu adımların bir tık sonrası tabii ki şu: Birlikte yaşamak isteyebileceğiniz semtleri, mahalleleri konuşmaya başlamak!

İNSAN | Kategorinin diğer yazıları

yuzulogoweb2.png
bottom of page