top of page

Nisan 2020 | Art | Amerika

Yıldızı daha da parlayacak: Salman Toor

Yazı | Alp Tekin

Doğduğu ve çocukluğunun geçtiğini Pakistan’ın Lahore kentindeki zamanlarını şöyle özetliyor sanatçı Salman Toor: “Yasemin çayı. Begonviller. Kalabalık bir aile. Çim kokusu. Ve kriket”. 

Salman Toor şimdi 36 yaşında. 

Uzun bir süredir sanat okumak için geldiği New York’ta, East Village’de yaşıyor. Resim çalışmalarını artık bu şehirde sürdürüyor. Atölyesi de Bushwick civarında. 

Toor aslında şehrin en önemli sergi mekanı olan Whitney Museum’da ilk kişisel sergisini açmaya hazırlanıyordu. Temmuza kadar sürecek sergide son işlerini sergileyecekti. Ama malum, virüs sebebiyle müzenin geçici olarak kapanmasıyla birlikte onun sergisi de ‘online’ olarak keşfe açıldı. 

 

Toor’un resimleri kişisel yaşamından, New York’ta bizzat içinde yaşadığı gay kültüründen izler taşıyor. Ama resimlerdeki figüratif anlayış çok daha eskileri anımsatıyor. Bunun nedeni de Toor’un aldığı sanat eğitimi. 

Akademik tablo eğitimi alan Toor yıllarca Caravaggio, Peter Paul Rubens, Anthony van Dyck ve Jean-Antoine Watteau gibi rococo, barok ve neoklasik dönem sanatçılarının eserlerini incelemiş. 

17. ve 18. yüzyıl dönemi Avrupalı portre sanatçılarının yaptığı eserlere öykünmüş. Bunu da saklamıyor: “New York'a ilk taşındığımda Peter Paul Rubens olmak istemiştim”. 

 

Daha sonra kendi tarzını bulan Toor, şimdi yıldızı yükselen sanatçılardan biri. Çünkü hem ‘queer’ dünyanın kendine özgü kırılganlığını hem de göçmenlerin karşılaştığı pek de nazik olmayan tutumları çok iyi resmediyor. 

Şimdi Salman Toor’un naif, kırılgan ve yer yer idealist figüratif eserlerinde kaybolma zamanı: iPhone’la kendini yatakta çıplak çeken gay erkek, kalabalık ev partisindeki sarhoşluk ya da gay bardaki umulmadık bir sarılmayla… 

ART | Kategorinin diğer yazıları

yuzulogoweb2.png
bottom of page