
618 results found with an empty search
- BOTANIK
Kasım 2021 | Botanik | Türkiye Bitkiler evdeki havayı temizleyebilir mi Yazı | Oktay Tutuş Ö ncelikle yıkıcı cevabı verelim: Hayır! Bitkileri seven biriyseniz bu cevap kalbinizi kırmış olabilir. Ancak hemen boynunuz bükülmesin. Bu “hayır”ın içinde başka bir şer yok. Evet, özenle baktığınız, büyüttüğünüz, çocuğunuz gibi sakındığınız bitkilerin havayı temizledikleri, daha doğrusu kendi menfaatleri için bazı gazları alıp dönüştürdükleri bir gerçek. Bu süreç sonunda ürettikleri enerjiyle bitkilerimiz gürbüzleşiyor. Fotosentezin hem bitkilerimiz hem de bizim menfaatimize bir süreç olması için şu an baktığımız bitkilerden daha fazlasına ihtiyaç var. O nedenle sizi minik bir okumaya davet ediyorum. “GECE OKSİJENSİZ KALIP BOĞULABİLİRSİN” Bitkilerle aram oldum olası çok iyiydi. Çocukluğumdan bu yana hep yeşille ilişkim oldu. Çocukken götürüldüğüm evlerde hemen bitkilere bakardım. Neyse ki yeşil ellere ve parmaklara sahip bir eş dost kalabalığı varmış ki, çok küçük yaşta çok çeşitli ev bitkilerinin her tür ortama adapte olduğunu görme fırsatı buldum. Koca bir adam olduğumda da evimde mutlaka yeşil bir alan oldu. Aslında şöyle diyeyim: Evde benim yaşayabileceğim ve bitkilerden arta kalan bir yer hep vardı! Uzun yıllar boyu biriken çok fazla sayıda bitkiden bahsediyorum. Ve onların ışık ihtiyacı için tüm cam kenarı mevkilerini onlara parsellememden… Büyük porsiyonu bitkilerin yaşam alanı olarak ayrılmış bir evde yaşayınca başınıza gelebilecekleri, fazla nemden oluşabilecek küf ve mantarlar ya da bitkilerinize dadanacak zararlılar diye düşünebilirsiniz. Bundan daha ötesi evinize davet ettiğiniz misafirler ve onların söyledikleri oluyor. En çok karşılaştığım soru ise istisnasız şu oluyor: “Bu bitkilerle nasıl bir arada yaşıyorsun? Gece oksijensiz kalıp boğulabilirsin”. Eğitimli ya da eğitimsiz, hemen her sosyo-ekonomik gruba mensup kişinin ilk merak ettiği şey bu. Sanki bitkilerin öldürücü bir gücü var ve ben gece onlarla aynı ortamda olduğum için oksijensiz kalıp boğulacağım! Bu konu üzerine inanın saatlerce konuşabilirim. Çünkü herkesin uzman olduğu bu konuyu doğru şekilde aydınlatmak adına zaman içerisinde bitkilerin faydaları, varsa zararları nedir diye kendimi çok fazla kaynaktan besledim. Herkese söylediğimi size de anlatayım. ESAS KİLİT NOKTA: TOPRAK VE AKTİF KARBON Bitkilerin fotosentez ile beslenmeleri sırasında evinizdeki zehirli gazları temizlemeleri doğrudur ve bu ölçülmüştür. Herkesin artık bir şekilde duymuş olduğu meşhur NASA deneyi aslında insanlar tarafından sonuçları yanlış yorumlanmış bir bilimsel deney. Burada benim gibi bitkiseverlerin katkısı da büyük olmuştur, belirtmeliyim. Bu kadar bitkiyle bir arada yaşamanın mantıklı açıklaması olarak havayı temizlediklerini söyleyip kısa kesmek o an için doğru, ama doğru bir bilgi aktarmamış olmanın vicdani durumu için yanlış. Öncelikle o deney tamamen kapalı ve yalıtılmış bir odada yapıldı. Ortamdaki havanın değişimi ve bazı zararlı gazların temizlendiği gözlendi. Burada önemli nokta sadece bitkinin değil, toprak ve kullanılan aktif karbonun da bu temizleme işinde kilit rol oynadığıydı. Deneyi yürüten Dr. Wolverton'un çalışmalarında aktif karbonun amacı, saksı toprağında daha fazla hava akışına izin vermesiydi. Hava akımı, bir bitkinin havadan toksinleri uzaklaştırma yeteneği için gerekli. Toprak havadarsa ve aktif karbon da varsa temizlik oluyor. Sıkıştırılmış, ağır saksı toprağı kullanılırsa mikroorganizmalar toksinleri parçaladıkları bitki köklerine ulaşamadığı için hava da engelleniyor. Wolverton kendi yürüttüğü deneyin ne kadar yanlış yorumlandığını görmüş olacak ki, şu an kendisi hava temizleyen bitki saksısı satıyor! “Plant Air Purifier” isimli şirketinin sunduğu saksıların içerisinde hava sirkülasyonu için bir fan da bulunuyor. Aktif karbon filtreleri ve bitki için su da… Bu sistemde yetiştireceğiniz bir bitki 12 tane bitkiye eşdeğer oranda temizleyebiliyor havayı. Ancak yine de temizleme işlemi yavaş ve temizlenen hava miktarıysa soluduğumuz yanında toplu iğne başı kadar! BENİM ÖNCELİĞİM BAŞKAYDI Hiçbir zaman bitkilerimi havayı filtrelesinler de, tertemiz nefes alayım diye yetiştirmedim. Bitkilerimin varlığı ve onlara bakmak bana huzur verdi. Evinizdeki yeşil, inanın veya inanmayın ruhunuzu o kadar çabuk yatıştırıyor ki, gün boyunca yaşadığınız her şeyi unutup onların dünyasına dalıyorsunuz. Bu fayda, alacağınız temiz bir nefesten daha önemli inanın. Bitkilerinize su püskürtmek kendi yapay cangılınızda yağmura hükmetmek gibi. Onları çoğaltmak da yine o cangılın tanrısını oynamakla eşdeğer. İyileştirmek sizi onların doktoru yapıyor bir süreliğine. O nedenle siz de lütfen bitkilerin menfaatlerini düşününce öncelikle bunlar aklınıza gelsin.
- BOTANIK
Aralık 2021 | Botanik | Vol V BİR ZAMANLAR BURASI HEP YEŞİLLİKTİ Yazı | Oktay Tutuş B ugünden çok da uzak olmayan bir gelecekte bir çiftçi düşünün. Size daha önce geleneksel yollarla tarım yapılan bir araziyi işaret ederek başlıktaki tanıdık cümleyi söylüyor. Sonra da aynı arazi içerisinde bir hangarı gösteriyor ve diyor ki: “Şimdi sadece burası yeşillik!” Çünkü bu çiftçi her yıl daha fazla gübre kullandığı, zararlılara karşı daha fazla ilaç attığı, buna karşılık ise verimin git gide düştüğü bu arazide tarımı bırakmış. Onun yerine akıllı sistemler tarafından kontrol edilen, toprak istemeyen ve en önemlisi birkaç kata varan oranda daha fazla verim aldığı dikey tarım uygulamalarına yatırım yapmış. Ve halinden çok da memnun. Bu bahsettiğim gelecek aslında şu anda dünyanın farklı noktalarında yaşanıyor. Büyük çaptaki üreticiler şimdilerde bu akıllı tarım alanlarını uçak hangarları, terk edilmiş fabrikalar, alışveriş merkezleri, otoparklar, üniversite kampüsleri ve konteynerlere taşımış durumda. Hatta tüketicinin bizzat kendi eliyle yiyeceğini alabilmesi için süpermarketlerdeki bir dolap içinde bile ürünleri yetiştirilebiliyorlar. Bu iş şu anda öyle popüler ve hızlı büyüyor ki, bu konuda iş yapan start-up ya da köklü şirketlere yapılan yatırım inanılmaz boyutlarda. Devamı için... Print YUZU MAGAZINE - V Out of Stock View Details
- TASARIM-1
Ocak 2022 | Tasarım | Vol VI ERDEM HAMZA’DAN ‘RAW’ ve ‘ART NOUVEAU’ ADIMLAR Yazı | Onur Baştürk Fotoğraflar | İbrahim Özbunar İ ç mimar Erdem Hamza ve ekibinin geçtiğimiz yıl içinde yaptığı bir proje en sevdiklerim arasında ilk sıralarda yer almıştı: “Üst Kattayız” adlı dijital ajansın Kuruçeşme’deki yeni ofisi. Doğrusu, projenin bir ofis olduğunu öğrenince şaşırmıştım. Çünkü ev ya da restoran olmaya daha uygun gibi görünüyordu. Tabii şu da var; yeni nesil ofisler artık ofis gibi değil, kimliği olan mekanlar olarak tasarlanıyor. Peki “Üst Kattayız” projesinde beni çeken esas özellik neydi? Elbette duvar renginden kolonlara ve hatta merdiven korkuluklarına kadar mekana sinmiş “Art Nouveau” ruhu. Art Nouveau malum, 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başında etkili olmuş, zarif dekoratif süslemeler ve kıvrımların öne çıktığı bir akım. Gaudi ve Barselona’da yaptığı tüm mimari yapıları hatırlayın desem, zaten bu akımı özetlemiş olurum. Bu akımın savunduğu nokta ise şu: Dekoratif sanatları güzel sanatlar statüsüne yükseltmek. Dahası, sanatı galeri duvarlarında görülen bir şey olmaktan çıkarmak. Bu nedenle Art Nouveau akımında yassı, kıvrımlı, asimetrik, kavisli şekiller, ritmik motifler, hayvan ve bitkiler, kadın figürü, uçuşan saç ve tüyler, çiçekler, asma filizleri bolca kullanıldı. Devamı için... Print VOL - VI WINTER 2022 Out of Stock View Details Dijital / Pdf YUZU MAGAZINE - VI 60,00₺ Price View Details
- TASARIM-1
Aralık 2021 | Tasarım | Vol V YENİ EVİNİZ BELKİ DE 3D YAZICIYLA İNŞA EDİLECEK Yazı | Oktay Tutuş Ü ç boyutlu (3D) yazıcı teknolojisi, kompleks tasarımları gerçeğe dönüştürmek üzere. 1980’lerden bu yana, özellikle tasarımcı, mimar ve üretim yapan firmalar tarafından prototip yapımında 3D kullanılıyor. Ama son 10 yılda bu ileri teknoloji şaşırtıcı derecede gelişti. Artık üç boyutlu yazıcıların evde kullanılabilecek fotokopi makinesi formunda olanlarından tutun da, laboratuvarda yapay organ yapabilenlerine kadar hayal gücünü sınırsız tutan örnekleri geliyor. Hemen her endüstriyi dönüştürebilecek güçteki bu yüksek teknoloji yazıcılar konusunda en çok heyecanlanan sektör ise inşaat. Gezegenimizdeki karbon emisyonun yüzde 11’inden tek başına sorumlu olan geleneksel yöntemlerle yapılan inşaatlara, neredeyse sıfıra yakın emisyon oranlarıyla alternatif olabilecek bu yöntem ne zaman yaygın olarak kullanılacak? Bu yılki Venedik Mimarlık Bienali için Zaha Hadid Architects tarafından tasarlanan Striatus, bu soruya bir yanıt niteliğinde. Kasım 2021’e kadar Giardini della Marinaressa’da sergilenecek 16x12 metrelik bu yaya köprüsü, usta inşaatçıların geleneksel teknikleri ve gelişmiş bilgisayar teknolojisiyle hesaplanmış tasarım, mühendislik ve robotik üretimi birleştiren türünün ilk örneği. Bu da bize gösteriyor ki, 3D baskı çok daha az malzemeyle, çelik takviye ya da harç gerektirmeyen güçlü beton yapılar oluşturmak için kullanılabilir. Bu teknikle 3D baskı teknolojisiyle üretilmiş beton parçaları bir araya getirmek ve dünyanın en kompleks tasarımlarını hayata geçirmek mümkün. Devamı için... Print YUZU MAGAZINE - V Out of Stock View Details
- TASARIM-1
Kasım 2021 | Tasarım | Türkiye ES DEVLIN’İN SON NUMARASI Ünlü parfümün 100. yılına özel Es Devlin fotoğrafı | Alfonso Duran B eyonce’nin meşhur Formation Tour’unda herkesin hayranlıkla izlediği sahne tasarımı ona aitti. 2018 Coachella’sında, The Weeknd’in dijital heykelle göz dolduran sahnesi de onun eseriydi. Zaten daha önce U2, Kanye West, Billie Eilish ve Adele için de setler tasarlamıştı. Louis Vuitton’un 2020 sonbahar kış koleksiyonu için hazırladığı defile tasarımı ayrıca müthişti. İngiliz sanatçı ve tasarımcı Es Devlin’den bahsediyorum. Devlin, son dönemin dikkat çeken isimlerinden. Popüler kültür alanında işler yapıyor gibi görünse de, yelpezesi çok geniş. En son Londra Tasarım Bienali için yaptığı değişim için orman adlı tasarımı konuşulmuştu. Devlin şimdi de dikkat çekici bir başka işe imza atmaya hazırlanıyor: Yarın Miami’de açılacak olan Five Echoes adlı dev labirent… Chanel No5’in 100’üncü yılını kutlamak için yapılan bu açık hava labirenti, ışık ve ses efektleriyle hayata geçirilecek ve 1000’i aşkın bitki, çalı ve ağaçtan oluşan geçici bir ormanla etrafı sarılacak. Five Echoes projesinin amacı tüm duyuları aynı anda harekete geçirmek. Devlin proje için, “Kendimiz ve orman arasındaki bağlantıyı hatırlatmayı amaçlıyor. Ziyaretçiler, labirentin beş eş merkezli yolundan dolambaçlı dans rotasını takip ederken görme, koku alma ve ses duyularını harekete geçirecek” diyor.
- TASARIM-1
Aralık 2021 | Art | Türkiye FAAR CONCEPT EVLERİ Fahrettin Aykut’un sürpriz projesi Yazı | Onur Baştürk M imar ve tasarımcı Fahrettin Aykut yeni bir projeye başladı. Sadece konut mimarisi içermeyen bu projede arazi alım-satım ve yönetimini de üstleniyor. Aykut. Yeni projesinin ilk evini ise Bodrum Pınarbelen’de gerçekleştirmeye hazırlanıyor. İşte, Fahrettin Aykut’un deyimiyle, “İşin içinde azman bir ticaret kasması olmayınca her şeyi düzgün giden” bu yeni sürecin detayları… GÖSTERİŞLİ KOMŞULARIN OLDUĞU SİTELERDE YAŞAMAK İSTEMİYORLAR Arazi alım-yönetimi, kurulumu ve bir de üstüne yapılacak evin tasarım. Çok kapsamlı ve çok emek isteyen bir proje bu. Neden böyle bir işe kalkıştın? Öncelikle net ve dolaysız sorun için teşekkürler. Beni bu sürece iten şey, bugünün emlak yapım yönetim sisteminin kendi içinde yaşadığı girdap ve ortada kalan bir grup doğru beklentili insan. Ayrıca Türkiye’nin tasarım yaşam trendlerinin bu olgularla girdiği yaşam savaşı… Ben de yıllardır bu savaş içinde mücadele veren bir tasarımcıyım. Nedir bu girdap? Öncelikle korkunç pahalı araziler. Ardından bu araziler üzerinden maksimum kazancı elde etmeye çalışan girişimciler (doğal olan bu elbette). Dipsiz inşaat maliyetleri. Delinen, sürekli oynanan, tasarımda birincil belirleyici olan, birçoğu doğru ama bir o kadarı tuhaf olabilen imar notları… İşte bu muhteşem üçlünün sonunda sürekli yüksek gelir düzeyini hedeflemek zorunda kalan girişimcilerle, “luxury” adı altında gösterişli 3D sanal görsellerle bezenerek düş dünyaları hattını geçemeyen ve arazilerin adeta oyularak yapıldığı beton kültürlü yapılardan oluşan yüzlerce proje… Bunun karşılığında arada kalmış, hedef kitle olarak görülmeyen, alıcı dediğimiz gelir düzeyi belirli bir noktaya gelmiş, eğitimi-yaşam görgüsü ile ne istediğini bilen, bu isteği arazi, tarım, doğallık, sıfır atık, sıfır karbon ve kendi enerjisi ile yaşayan sakin evler olan bir grup insan yaşıyor bu ülkede. Onlar gösterişli komşulardan oluşan marka sitelerde yaşamak istemiyorlar. Ve inan azınlık değiller! Elbette milyon dolarları yok, ama döngüye yetecek imkanları var. İşte ben bu insanları hedef aldım ve gördüm ki arazi bulmak üzerine hafriyatsız, betonsuz, ekolojiyi tahrip etmeyen, hafif ama kalıcı, doğa dostu doğru yapıyı tasarlamak, perdesine kadar proje uygulama yönetimini yapmak ciddi bir beklentinin karşılığı. Hem tasarımcı olarak benim hem de bu formda hayatını geçireceği yerleşkeyi arayan insanların beklentisi bu. Bende arazilere, arazi sahiplerine ulaşıp kimi zaman satın alım, kimi zaman onları da içine alan küçük ölçekli arazide büyük yaşam önergeleri oluşturmaya karar verdim. İşin içinde azman bir ticaret kasması olmayınca her şey düzgün gidiyor aslında. Yağmur suyunu depolayıp kullanabilen, kendi atığını tekrar toprağa döndürebilen, elektriğini üretebilen, hafif konstrüksiyon ama görsel ya da yaşam alanları olarak son derece konforlu yapılar bunlar. UCUZ VE BÜYÜK ARAZİ, HAFİF AMA KONFORLU EV İlk proje Bodrum Pınarbelen’de olacak. Tüm konut projeleri bu durumda kişiye özel değil mi? Yani belli bir konsept çatısı altında toplanmış değil anladığım kadarıyla... Evet aynen. Tüm projeler perdesinden tülüne, en başta araziye ve kişinin isteklerine göre oluşacak. Aslında sabit olan tek şey strüktürel dil. Yani hafif inşaat teknikleri denebilir. Bodrum Kızılağaç olmasının sebebi şu: İlk proje kendi arazimde olacak. Ama şimdiden sipariş almaya başladım. Ve şunu gördüm; ucuz ve büyük arazi, hafif ama konforlu bir ev, ulaşılabilir ve sağlıklı bir hayat önergesi benim hedef kitlem için. KOMÜN YAŞANTISINA EV SAHİPLİĞİ YAPACAK İlk proje evin tasarım incelikleri ve çizgisine dair neler söylersin? Önceliğin neler oldu? Bu evin en önemli özelliği geleneksel komün yaşantısına ev sahipliği yapacak olması. Çünkü tüm odalar ve salon ortak bir avluya açılıyor. Tüm doğramalar da sonuna kadar açılıyor. Böylece yaz ve bahar ayları iklimlenme için nadir klima kullanımı ihtiyacı olacak. Evin içinde büyük bir ada mutfak var. Ortak bir yaşam alanı. Herkes orada buluşsun diye. Tüm cepheleri açılabilen bir salon mevcut. Böylece ılık bir bahar akşamı üstü kapalı terasta kahvenizi yudumlayabiliyorsunuz. O sırada kuşların ekolojik havuzdan su içmelerini kameraya almak için hamle yapıyorsunuz. Bunlar basit, ama ulaşılabilir düşler olmalı hepimiz için.
- TASARIM-1
Aralık 2021 | Tasarım | Vol V CASA DE BAGALE New York’ta bir peçetenin üzerinde doğan ev Yazı | Rana Korgül Fotoğraflar | Kadir Aşnaz & Rana Korgül K uzey Ege’nin denize sıfır konumdaki balıkçı köyü Babakale, Türkiye’nin, hatta Asya kıtasının en batı ucunda yer alıyor. Konumu gereği diğerlerinden daha özel olan köy, özel insanların yaşam kozalarına da ev sahipliği yapıyor. Onlardan biri de New York’ta yaşayan Evrim-Utku Cinel çiftinin evi. Utku Cinel 30 yıl önce New York’a eğitim amaçlı gidip hayatını kuranlardan. Soho’daki Antique Garage restoranının sahibi, şefi ve girişimci. Cinel, Antique Garage’ı 2002’de açmış ve restoran halen şehrin en popüler noktalarından biri. Evrim Cinel ise balerin, egzersiz-stretching uzmanı ve Antique Garage’ın ortağı. Devamı için... Print YUZU MAGAZINE - V Out of Stock View Details
- TASARIM-1
Kasım 2021 | Tasarım | Türkiye MODULROOMS Kabin evde son arzu nesnesi Yazı | Onur Baştürk K abin evler pandemi döneminin simgesi haline geldi. Şehrin içinde bir apartman dairesine sahip olmaktansa hayalleri süsleyen şey artık onlar! Üstelik o kadar farklı tasarım sahip olanları var ki, bakmaya doyamıyorsun. Benim son arzu nesnem ise Modulrooms. Terminal Design tasarımı Modulrooms’la ilgili merak edilen her şey markanın kurucusu Akın Nalça’nın yanıtlarında. Modulrooms'un tasarım olarak benzeri 'tiny house' yapılardan farkı ne? Modulrooms, modüler yapısal elemanlardan oluştuğu için öncelikle sökülebilir, takılabilir, yüzeyleri farklı malzemelerle kaplanabilir. Bu yapısal elemanlar alüminyum, paslanmaz çelik gibi malzemelerden ileri bir teknolojiyle üretildiklerinden yüksek bir kalite ve uzun ömre sahip. Daha esnek ebatlarda üretilebileceği gibi kişisel tercihlere göre mimari değişikliğe açık. Özellikle tekerlekli tiny house yapılarla kıyaslandığında iç mekan ferahlığı ve mimari stil farkı çok belirgin. Modulrooms farklı modellerden oluşuyor. Neye göre değişiyor bu modeller? Modeller şimdilik 6-7 modelle sınırlı gibi dursa da modüler prensipler gereği farklı ihtiyaçlara yanıt verebilecek sonsuz sayıda model geliştirmek mümkün. Bu aşamada birbirleriyle kombine edebileceğimiz en temel modellerle kendimizi sınırladık. Böylesi kullanıcının daha net bir tercihle düşünebilmesini, beklentilerini tanımlayabilmesini kolaylaştırıyor. Bizim de hem fiyat hem kalite olarak sınırlarımız bu modellerle belirlenmiş oluyor. Modeller şu aşamada iki farklı ölçünün kombinasyonları ile farklı modellerde kullanıcının ilave oda isteği, dış mekanı ne kadar iç mekanla ilişkilendireceği gibi olasılıklara yanıt verebiliyor. Burkhardt Leitner mimari modüler sistemleri Modulrooms'a nasıl bir değer katıyor? Burkhardt Leitner modüler sistemlerini 25 yıldır farklı geçici projelerde kullanıyoruz. Bu yüzden büyük bir birikimimiz oluştu. Outdoor uygulamalardaki potansiyeli ise kendi ihtiyaçlarımıza yönelik denemelerden sonra ortaya çıktı. Modulrooms’ta kullanılan mimari sistem bu markanın geliştirdiği farklı sistem ailelelerinden yalnızca biri. Pek çok tasarım ödülü de bulunan bir versiyonu. Hem tasarım hem de mühendislik olarak evrimini sürdüren bu sistemle bizlere sadece onu iyi yorumlamak kalıyor. En önemlisi, çevreye hiçbir zararı olmayan, dönüşüme açık bir tasarım prensibine dayalı olduğundan sürdürülebilirlik ilkelerini tam anlamıyla kapsıyor. Kullanıcı örnekleri nerede görüp satın alabilir? Beylerbeyi'ndeki Terminal binasında iki adet örnek yapı dış mekanda görülebilir. Tüm malzeme ve teknik açıklamalar ile her türlü bilgiyi alabileceğiniz detaylar da burada mevcut. Yapılardan ilki 12 yıldır zaten showroom’umuzun uzantısı olarak duruyordu. Satın almak için beğenilen yapının alıcının istekleri doğrultusunda yeniden projelendirilmesi gerekiyor. Tabii araziyle ilgili ön bilgileri de alıyoruz.
- TASARIM-1
Kasım 2021 | Tasarım | Türkiye LEVENT EVİ Yazı | Alp Tekin İ stanbul Levent’te konumlanan ve 2022’de tamamlanması planlanan Levent Evi; Mahmut Kefeli, İrem Başer ve Kerem Erçin’in mimari ofisi escapefromsofa tarafından bu yıl içinde tasarlanmış. Kompakt bir cepheyle sokaktan giriş alan Levent House, geniş açıklıklara sahip bir arka cepheye sahip. 900 metrekare açık ve 250 metrekare kapalı alanı olan projede, ev sahiplerinin birlikte vakit geçirmelerine imkan veren ortak yaşam alanları zemin katta yer alıyor. Salon ve mutfağı açık plan şemasında tasarlanan Levent Evi, geniş açıklıkları sayesinde terasa ve kot farkını nitelikli biçimde yorumlayan bahçeye açılarak mekansal sürekliliği de vurguluyor. Bodrum katta kurgulanan çalışma odası ise bir yandan bahçeye göz kırpıyor bir yandan da kendi sakin atmosferiyle ayrı bir mekan niteliğinde… YALIN GEOMETRİK FORMLAR Proje genelinde yalın geometrik formlar kimi zaman keskin kimi zaman dairesel yüzeylerle birbirine eklemlenmiş. Söz konusu formlar bej renk paletiyle tamamlanıp ortaya çıkarılmış. Beraber kullanılan ahşap ve doğal taşlarla ise estetik kompozisyonlar yaratılmış. Tüm bu detaylar minimal bir yaklaşımın benimsendiği mobilya kullanımıyla desteklenmiş.
- BOTANIK
Kasım 2021 | Botanik | İspanya ALEXANDER CAMPBELL Madrid'de bir İngiliz çiçekçi Yazı | Oktay Tutuş H enüz 25 yaşında. Oldukça saf bir kalbe sahip olduğu her halinden belli. Hayatını çiçeklerden kazanıyor ve bunun da hakkını veriyor. TikTok ve Instagram'da takipçilerine her gün yaptığı buketlerin güzelliğini, deyim yerindeyse, gözümüze gözümüze sokarak gösteriyor. Alexander Campbell küçüklüğünde büyükannesinin yanında çiçeklerin güzelliğini takdir etmeyi öğrenmiş. Öğrendiklerini mesleği yapmaya karar verdikten sonra London Flower School'da üç yıllık bir eğitim almış. Güneşe olan sevgisinden (diye tahmin ediyorum) sonrasında Madrid'e taşınmış. Burada günlerini müşterileri ve takipçileri için buketler yaparak, atölye çalışmalarında işinin inceliklerini öğreterek, meditasyon yaparak ve sahibi olduğu AC Flower Studio markasını geliştirmek için uğraşarak geçiriyor. Yaptığı sıra dışı buketlerine öylesine bakmamanızı tavsiye ediyorum, çünkü Alexander tıpkı Victoria Dönemi İngiltere'sinde olduğu gibi “floriografi” yoluyla mesaj veriyor olabilir. Çünkü ona göre çiçeklerin de dili var ve anlattıkları kesinlikle dikkate değer! Tabii ki Alexander'ın anlattıkları da... Çiçekler veya bitkilerle çalışmak hep hayalindeki iş miydi? Her zaman değil. Çiçekleri her zaman sevdim ve hayatımda her zaman önemli bir rol oynadılar. Birkaç yıl önce kim olduğumu ve hayatta nereye gitmek istediğimi bulmaya çalışan bir ruh olarak arayışa başladım. Bu noktada, tam zamanlı mesleğim olana kadar, çiçeklere olan tutkumu daha ciddiye almaya karar verdim. Mesleğini nasıl adlandırıyorsun? Bitki düzenleyici mi çiçekçi mi? Çiçekçi veya çiçek tasarımcısı! Etiket benim için çok önemli değil. MEDİTATİF BİR BALONCUK Bitkiler/çiçekler ile olan ilişkini nasıl tanımlarsın? Çok özel. Büyürken çiçekler ve bahçe benim için her zaman önemliydi. Daha sonraları, kim olduğumu ve kendimle ne yapmak istediğimi anlamama yardım etmenin bir yolu oldular. Çiçekler, endişelerimin ve sıkıntılarımın kaybolduğu bir tür meditatif 'baloncuğa' girmemi sağladığından zihinsel sağlığıma da yardımcı oluyorlar. Neden şu anda İspanya'dasın? İspanya'da her zaman gerçekten mutlu oldum ve bu yüzden şimdi buradayım. İspanya'ya ilk kez 15 yaşındayken İspanyol bir ailenin yanında kalmak için geldim ve o deneyimden beri benim için her zaman çok özel bir yer oldu. Instagram hesabında veya TikTok'ta yaptığın buketleri gerçek hayatta da bu kadar hızlı yapabiliyor musun? Keşke! Maalesef süreç biraz daha uzun sürüyor. Aynı buket içinde bulunması sana göre imkansız olan iki çiçek ismi vermeni istesem? Dürüst olmak gerekirse, imkansız! Yeterince çabalarsan her şeyin bir arada olma ihtimali olduğunu düşünüyorum. BUNA YANIT VEREMEM Seni özel ve benzersiz yapan farklılıkların neler? Bu soruya cevap veremem! Ancak her zaman özgün ve iyi niyetle çalışmaya çalışıyorum. Özgün çalışıyorsanız, zamanla benzersiz de oluyorsunuz. Buketlerine isim veriyor musun? Hayır. Ama fikir hoşuma gitti. Belki de bundan sonra isim vermeliyim. Mutlaka favori bir çiçeğin veya çiçeklerin vardır... Bu soru bana çok soruluyor ve cevaplamak gerçekten zor. Dışarda o kadar çok farklı çiçek var ki, bir iki tanesini seçemem. En sevdiğim çiçekler neredeyse haftalık olarak değişiyor. Bununla birlikte, çalışmalarımda her zaman kullandığım bazıları var. Örneğin ortancalar, hezarenler ve güller buketlerimde öne çıkanlardan… acfloralstudio.com
- TASARIM-1
Kasım 2021 | Tasarım | Dubai Dubai Expo 2020’nin en iyileri Yazı | Oktay Tutuş P andemi nedeniyle bu yıla ertelenenen ve 31 mart 2022’ye kadar sürecek olan Expo 2020, gezegenin dört bir yanından ziyaretçilerini yeni bir dünyanın oluşumuna katılmaya davet ediyor. Dubai'de gerçekleşen etkinlikte 192 ülkenin pavyonları yer alıyor. Expo'nun ana teması “Akılları Birleştirmek, Geleceği Yaratmak”. Bu tema etrafında şekillendirilmiş yaratıcı pavyonlar heyecan verici tasarımlar sunuyor. Ülkelerin teknoloji ve yenilik sunan sıra dışı pavyonları geleceğimizi şekillendirecek “Sürdürülebilirlik, Mobilite ve Fırsat” temaları üzerine düşünmeye davet ediyor. Expo 2020’de Türkiye yok. Sebebi gergin ilişkilerimiz mi yoksa bu konular hakkında söyleyecek ya da gösterecek bir şeyimizin olmayışı mı; kestirmek zor. Ancak bu, dünya ülkelerinin pavyonları arasında gezinmemize engel değil. BELÇİKA Vincent Callebaut Architectures ve Assar Architects tarafından tasarlandı. Yoğun yeşillik ile fütürist tasarımı masif ahşapla birleştirdiği için “Yeşil Kemer” olarak adlandırılıyor. Pavyon, sürdürülebilir kalkınma açısından örnek olmayı hedefliyor. Rejeneratif döngüsel ekonomiye, biyo-temelli ve jeo-kaynaklı malzemelere, biyoiklimsel kurallar ile yenilenebilir enerjilerin entegrasyonuna ve ayrıca biyoçeşitliliğin ve doğanın korunmasına övgü niteliğinde bir yapı. RUSYA Pavyonun mimarı SPEECH ofisinden Sergei Tchoban. Mimar, ulusal pavyon imajını somutlaştırırken, durdurulamaz ilerici gelişme, yaratıcılık ve ilerleme için ön koşul olarak sürekli hareket fikrinden yola çıkmış. Altı farklı renkteki alüminyum borularla küresel cepheyi donatan mimarın Expo'ya renk katan tasarımı, Rusya'nın soğuk iklimine tezat bir canlılık ve sıcaklıkta. FİNLANDİYA Finlandiya Pavyonu, ülkenin yüksek yaşam kalitesine katkıda bulunarak, onun doğa ve sürdürülebilirlik ile derin bağlantısını sergiliyor. JKMM Architects tarafından tasarlanan "Kar Pelerini" isimli pavyon, İskandinav ülkesi tarafından savunulan döngüsel ekonomi ilkelerini somutlaştırırken, malzemeler ve atmosferi aracılığıyla Fin doğal ortamlarını ustaca çağrıştırıyor. KANADA Toronto merkezli Moriyama & Teshima Architects ve inşaat şirketi ElisDon tarafından tasarlanan Kanada Pavyonu, geleneksel Mashrabiya'ya atıfta bulunan ahşap kafes cephesiyle Arap mimari unsurlarını Kanada'nın manzaralarıyla birleştirerek iki kültürü sentezliyor. Montréal merkezli KANVA firması tarafından oluşturulan ve ekosistemlerin geleceğinin belirsizliğine şiirsel bir yansıma olan Traces enstalasyonu ise bu senteze eşlik ediyor. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK PAVYONU Grimshaw Architects tarafından tasarlanan Sürdürülebilirlik Pavyonu, insan faaliyetlerinin çevre üzerindeki etkisini ele alan bir yapı. Eski yapılardan biri olan proje, etkinlikten sonra bilim merkezi olacak. Enerji ve su temini açısından özerk bir yapı olarak faaliyet göstermeyi hedefliyor. GÜNEY KORE Expo'nun mobiliteye ayrılmış bölgesi içerisinde ışıldayan sıra dışı pavyonun sahibi Güney Kore, 1597 adet döner küple inşa ettiği pavyonuyla halkının enerjisini yansıtmaya çalışıyor. Moon Hoon ve Mooyuki ofislerince tasarlanan yapıyı kabaca bir stadyuma benzetmek de mümkün. Ancak hem dijital hem de analog yüzleri bulunan bu döner küplerle geleceğe dair mesajlar veren bir stadyum. HOLLANDA Expo 2020 Dubai'deki Hollanda pavyonu suyu ve enerji toplayan, yağmur ve gıda üreten dairesel bir iklim sistemi önererek sanat, mimari ve teknoloji arasındaki füzyonu somutlaştıran geçici bir biyotop yaratıyor. Bu doğal süreçler arasında yarattığı duygusal anlatıyı Kossmanndejong'un küratörlüğünde geliştirilen ziyaretçi deneyimi ve V8 Architects tarafından tasarlanan mimarisiyle birleştiren pavyon, en çok merak ve hayranlık uyandıranlardan birisi. İNGİLTERE İngiltere'nin Expo 2020 Dubai'ye katkısı, kültürel çeşitliliği ve işbirliğini kutlayan, İngiltere'yi kültürlerin ve fikirlerin buluşma yeri olarak vurgulayan ahşap bir heykel yapısı olmuş. Sanatçı ve tasarımcı Es Devlin tarafından yaratılan Poem Pavilion, ziyaretçilerin girdilerini kolektif şiirlere dönüştürmek için gelişmiş makine öğrenimi algoritmaları kullanıyor. Daha sonra bunları kullanarak pavyonu serginin kendisine dönüştürüyor ve binanın cephesindeki ekranlarda okunabiliyor. SİNGAPUR “Nature.Nurture.Future” başlığı altında, WOHA Architects ve peyzaj tasarımı pratiği Salad Dressing tarafından tasarlanan pavyon, Singapur'un City in Nature vizyonunu özetleyen bir kentsel çevre örneği sergiliyor. Çok katmanlı yeşil alan, teknoloji ve doğanın evliliği yoluyla sürdürülebilirlik ve dayanıklılık fikirlerini vurgulayan kendi kendine yeterli bir ekosistem yaratarak ziyaretçilere yeşil bir deneyim sunuyor.
- BOTANIK
Ekim 2021 | Botanik | Vol V TROPİKAL KUBBELER Yakın geleceğin tek nefes alma yeri mi? Yazı | Oktay Tutuş S adece bitkiler kullanarak yapılan kurtarılmış bölge niteliğindeki botanik kubbeleri yakın gelecekte daha çok konuşacağız. Tıpkı bir dönem hayvanat bahçelerinde olduğu gibi! Bugün dünyanın belli başlı noktalarında yer alan yüksek teknolojili botanik kubbelerin altındaki bitki örtüsü şüphesiz hepimiz için çok şey ifade ediyor. Çünkü bu yapılar yok ettiğimiz doğayı izlemek için bir vitrin görevi de üstleniyor. Akvaryum benzeri bu cam ve çelikten kubbelere bu yönden bakarsak, esas amaçlarını daha net idrak edebiliriz. Görünen ve gidişat o ki, bu hızla tüketmeye devam eder ve üzerinde yaşadığımız küreye iyi bakmazsak, bu kubbeler ve inşa edilecek yenileri ya da benzerleri yakında tek nefes alacağımız yerler olacak! Üzücü ama gerçek. Ümidimiz şu: Bu cam ve çelikten kubbelerin ziyaretçilerine verdikleri doğaya dönüş hevesi ve ‘yeşil parmak’ sayesinde üzücü olan gerçeğin ötelenmesi. Peki ama nasıl? EDEN PROJECT ÇIĞIR AÇTI Eden Project isimli sivil inisiyatifin kurucusu Sir Tim Smit, şu anda İngiltere’deki Cornwall’da yer alan az önce bahsettiğime benzer canlı kubbelerin çıkış noktasını şöyle anlatıyor: Devamı için... Print YUZU MAGAZINE - V Out of Stock View Details
- BOTANIK
Mayıs 2021 | Botanik | Türkiye YUZU GARDEN ‘Hayat Ağacı’nın gölgesine bekleriz D ünyaya aynı gözlerle baktığımız, değerlerimizin paralel olduğu markalarla bir araya gelip işbirliği yapmayı seviyoruz. Özellikle bu işbirliği bitkilerle ilgiliyse ve bahçe yapımı barındırıyorsa, itiraf ediyoruz, sevmekten öte kendimizden taşıyoruz! Çünkü biliyorsunuz, Yuzu ilk önce bir botanik markası olarak doğdu. Daha sonra yaşam tarzı topluluğu ve dergiye doğru evrildi. Antalya Side'nin yeni otel markası Finesse'de açılan Yuzu Garden da nefis bir ‘yeşil’ işbirliği ürünü. Bahçenin konsept tasarımını kurucumuz ve yayın yönetmenimiz Onur Baştürk yaptı. Uygulamayı peyzaj mimarı Tülay Tosun (on gün gibi çok kısa bir sürede) gerçekleştirdi. Elbette Yuzu Garden’ın yaratılmasını sağlayan, Paloma Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Ece Tonbul’la iki markayı bir araya getirerek iletişim köprüsü kuran Pro İletişim’in sahibi Feride Edige’nin vizyonları oldu. SAKİN VE MEDİTATİF BİR BAHÇE Yuzu Garden’ın konseptine gelince... Zen bahçelerinin meditatif, geniş alan bırakan, taş ve kaya ağırlıklı biçiminden ilham alarak yapıldı Yuzu Garden. Finesse’in bulunduğu coğrafyaya uygun olarak tropik bölge bitkileriyle zenginleştirilen bahçenin merkezine birçok kültürde karşımıza çıkan, “yaşam, ölüm ve yeniden doğuş”un simgesi konumunda bir Ficus Australis yerleştirildi. Ficus’un gölgelik alanındaki yatay taşlar ise insanların ağaç altında bir araya gelmesi, hem kendi hayatları hem de yaşadıkları dünya hakkında düşünmelerini sağlayacağı bir mola yeri olarak düşünüldü. Kısacası Yuzu Garden by Finesse; durma, görme, tatma (bahçeye özel hazırlanan cin bazlı kokteylleri dolayısıyla), yalnız kalma/bir olma ve hayran kalma alanı olarak tasarlandı. DEV CEREUS REPANDUS Bahçenin içinde yer alan bazı bitkilerin isimleri ise şöyle: Agave Attenuata, Agave Americana, Stipa Grass, Yucca Elephantipes, Cereus Monstrose, Cereus Repandus ve Cycas. ! Widget Didn’t Load Check your internet and refresh this page. If that doesn’t work, contact us.
- TASARIM-1
Kasım 2021 | Tasarım | Türkiye Venedik’teki Hologra-MAA Yazı | Alp Tekin Fotoğraflar | NAARO M imar Melike Altınışık’ın stüdyosu MAA, HOLOGRA-MAA projesiyle Venedik Mimarlık Bienali 2021 ile paralel olarak beşincisi düzenlenen European Culture Center’ın “Time Space - Existence” sergisinde yer alıyor. Mayısta açılan ve 21 kasımda sona erecek Palazzo Bembo’daki sergide, MAA’in İstanbul'daki Radyo TV Kulesi ile Seul'deki Robot ve AI Müzesi projelerinin zaman, mekan ve varoluş hikayeleri cam piramitler içindeki holografik alanlarda, kavramsal video ve ses enstalasyonlarıyla keşfediliyor. European Cultural Center (ECC) bu sergiyle geleceği şekillendirmede önemli role sahip mimar, üniversite, tasarımcı, sanatçı, fotoğrafçı ve mühendislik şirketlerini bir araya getirerek bilgi aktarımını teşvik etmeye amaçlamış. Melike Altınışık Architects’in yanı sıra aynı sergide Zurich-Block Research Group (BRG) ve Zaha Hadid Architects , NANO Architecture, MIT Massachusetts Institute of Technology, Beijing Institute of Fashion Technology, LOD, ATP Architects and Engineers, TETRO Arquitetura, LOVE Architecture and Urbanism gibi daha birçok global ekip ağırlıyor. HOLOGRA-MAA projesinin sponsorları ise şöyle: Jotun, Metal Yapı Eng & Const, Şişecam Flat Glass, VitrA.
- BOTANIK
Mayıs 2021 | Botanik | Türkiye Save The Flowers Yazı | Alp Tekin M imar Gülnar Ocakdan Karaytuğ, markası Save The Flowers’la bitki tabloları yapıyor desek yeridir. Yurt içi ve yurt dışından topladığı bitkileri özenle kurutarak onları birer tabloya dönüştüren Karaytuğ, bu işe nasıl başladığını şöyle anlatıyor: “Her şey çiçekleri uzun yıllar saklayabilme fikriyle başladı. Kimi zaman Çanakkale’nin bozkırlarından kimi zaman Sarıkamış’ın dağlarından çiçekler, yapraklar, otlar toplamaya başladım. Bu hobime mimar gözlüğümü de takınca yaşam alanlarımıza değer katabilecek, fark yaratan bir dekorasyon fikri doğdu. Camdan tablolar içerisinde birbirinden farklı çiçek tasarımları kısa sürede bir iş fikrine dönüştü. 2016’dan beri bu işi profesyonel olarak Save The Flowers markası altında yapıyorum”. EN ÇOK İLGİ GÖREN: GELİNCİK Karaytuğ, bazı sabit tasarımlarının olduğunu ama her yıla özel bir tasarım serisi çıkardığını söylüyor. Çoğu bitkiyi bizzat toplayıp kurutuyor, bazı bitkileri ise yurt dışından temin ediyormuş Karaytuğ. En beğenilen tasarımlarının ise gelincik tabloları olduğunu belirtiyor: “Gelincik her yıl çok kısa bir dönemde çıkıyor ve çok narin bir bitki olduğundan zorlu kurutma işlemlerinden geçirip sınırlı sayıda satışa sunuyoruz” Karaytuğ, bu el yapımı hassas çiçek tablolarını online olarak satıyor. Türkiye ve hatta dünyanın pek çok yerine kargo ile özenle gönderiyor. Son sözü ona bırakalım: “Bitkilere bakma konusunda çok vakti olmayan ya da ilgilenemeyen, ama mekanlara kattığı zenginlikten de vazgeçemeyen insanlara bitkileri tablo içinde bir sanat eseri gibi sunuyoruz. Bu felsefeden ötürü de çerçevelerimizde doğal olmayan malzemeleri kullanmıyoruz. Çerçevelerimiz ahşap ve cam malzemelerden oluşuyor”.


