November 2023 | TRAVEL
english below
Bir Aman NY deneyimi
words Onur Baştürk
On saatlik uçuş, bir saat süren pasaport kuyruğu ve üstüne bir saatlik JFK - Manhattan arasındaki trafik... Tüm bu yorgunluğu unutturacak tek bir şey olabilirdi. O da kuşkusuz Aman New York’tu! Nitekim öyle oldu. Aman New York’un içine girer girmez her şeyi geride bırakmış gibi oldum. Laf olsun diye değil; binanın öyle etkileyici bir tasarımı ve aurası var ki, durumu şöyle tasvir edebilirim: Başka bir boyut ya da huzurlu bir imparatorluğa geçiş yapmış gibi hissetmek…
Oysa Aman New York tam da Manhattan cangılının orta yerinde, beşinci cadde ile 57’nin kesiştiği noktada yer alıyor. Otelin konuşlandığı bina ise hem ikonik hem de tarihi Crown Building. MoMA'nın ilk mekanı olan bu 100 yıllık bina, aynı zamanda “Gilded Age” döneminin ihtişamlı bir simgesi. Grand Central Station ve Helmsley Binası'nın mimarları Warren & Wetmore tarafından tasarlanan Crown Building; neo-klasik dış cephesi, Fransız Rönesansı detayları ve şato benzeri kulesiyle Beaux-Arts mimarisinin Kuzey Amerika'daki en iyi örneklerinden.
Crown binasını, içindeki tarihi değer korunarak Aman ruhunu taşıyacak bir otele dönüştürmek elbette kolay olmamış. Sonuçta Aman Resorts, 25 katlı binayı 83 süit ve 22 rezidansı barındıracak şekilde dönüştürme işini daha önce de birlikte çalıştığı Jean-Michel Gathy ve stüdyosu Denniston Architects'e emanet etmiş.
Sonuç? İnanılmaz başarılı! Çünkü hem binanın altın çağının izleri ve görkemli oranları korunmuş hem de Aman'ın imzası olan sessizlik ve mahremiyet unsuru ustaca bina içine yerleştirilmiş. Eski ile yeni, doğu ile batı şık bir şekilde harmanlanmış. Dolayısıyla Aman New York için yapılan “şehir içinde sessiz bir vaha” tanımı tamamen gerçek. Misal: 9’uncu kattaki süitimde konaklarken olağanüstü yalıtım sayesinde dışardaki Manhattan gürültüsü içerde asla duyulmuyordu.
Dahası var: Süitten içeriye girdiğimde yanan bir şömine ile karşılaştım, nefisti! Kumanda aracılığı ile sönüp tekrar yanabilen bu şöminenin Manhattan'da çok nadir görülen bir durum olduğunu hatırlatmalıyım…
DUVARLARDAKİ MUHTEŞEM DETAY
Aman New York'un tamamında, yani tüm zeminler, kapılar ve özel üretim mobilyalarda meşe, ceviz ve aromatik tarçın ağaçları gibi organik malzemeler kullanılmış. Bu nedenle Doğu’nun meditatif etkisi her an hissediliyor. Belçika mavisi ve çikolata kahvesi rengindeki mermer ise tüm bu atmosfere daha maskülen bir New York havası katıyor. Kısacası tam bir yin ve yang!
Odaların duvarları ise doğal kumaşla kaplanmış, ki odamda konaklarken en çok beğendiğim detaylardan biri buydu. Doğal kumaşla kaplanan duvara Japonya'nın klasik Ikebana sanat formundan ilham alan çiçek aranjmanları hassas pirinç kâğıdına basılarak yerleştirilmiş. Aman’ın marka köklerine saygı duruşu niteliğindeki bu aranjmanlar, Hasegawa Tōhaku'nun 15. yüzyıl başyapıtı “Pine Trees”den esinlenmiş. “Pine Trees”nin Japonya'nın en ünlü eserlerinden biri olduğunu ve 1952’de Ulusal Hazine olarak konumlandırıldığını yeri gelmişken not düşeyim…
14. KATIN SIRLARI
Gelelim Aman New York’un diğer önemli özelliklerine… Bir açık hava terasını da içinde barındıran 14. kat, New York için bir ilk. Çünkü bu açık alan 650 metrekarelik. Aynı katta iki farklı restoran yer alıyor. İlki, İtalyan restoranı Arva. Diğeri ise Japonya'nın wasoku isimli yemek geleneğini kutlayan Nama. Tüm gün açık olan Arva’yı deneyimlemedim, ama otele varışımın ilk gecesinde Nama’da arkadaşlarımla yemek yedim. Nama; atmosferi, kokteylleri, suşileri ve servisiyle baştan sona çok iyiydi.
Aman New York’un spa’sında yer alan kapalı yüzme havuzu ise ikonik tasarım anlayışıyla unutulmaz bir film karesi gibi halen belleğimde yerini koruyor.
An Aman NY experience
A ten-hour flight, an hour-long passport queue, and on top of that, one-hour traffic from JFK to Manhattan... There could be only one thing that would get me to forget all this exhaustion. And it was undoubtedly Aman New York! Indeed, it was. As soon as I entered Aman New York, it felt like I had left everything behind. Not just for the sake of the conversation; the building has such an impressive design and aura that I can describe the situation as follows: feeling as if I have transitioned to another dimension or a peaceful empire…
However, Aman New York is situated right in the center of the Manhattan jungle, at the intersection of 5th Avenue and 57th Street. The building where the hotel is located is the iconic and historical Crown Building. This 100-year-old building, the first venue of MoMA, is also a magnificent symbol of the “Gilded Age” period. The Crown Building, designed by Warren & Wetmore, who are also the architects of Grand Central Station and the Helmsley Building, is one of the best examples of Beaux-Arts architecture in North America with its neo-classical exterior, French Renaissance details, and castle-like tower.
Of course, it was not an easy endeavor to transform the Crown Building into a hotel that would carry the spirit of Aman by preserving its historical value. Ultimately, Aman Resorts entrusted Jean-Michel Gathy and his studio Denniston Architects with the task of transforming the 25-story building to accommodate 83 suites and 22 residences.
The result? Incredibly successful! This is because both the traces and magnificent proportions of the golden age of the building havebeen preserved and the element of tranquility and privacy, which is Aman's signature, has been aptly incorporated into the building. The old and the new and the Orient and the Occident are elegantly blended. Therefore, the definition of "a quiet oasis in the city" attributed to Aman New York is completely real. For example, when I was staying in my suite on the 9th floor, thanks to the extraordinary insulation, the Manhattan noise outside was never heard inside.
There is more: When I entered the suite, I came across a burning fireplace, which was adorable! I should remind you that this fireplace, which can turned on and off through the remote control, is a very rare occasion in Manhattan...
MAGNIFICENT DETAIL ON THE WALLS
Organic materials such as oak, walnut, and aromatic cinnamon trees have been used all over Aman New York, that is, on all floors, doors, and custom-made furniture. Therefore, the meditative effect of the Orient is felt in every moment. The marble with a Belgian blue and chocolate brown color adds a more masculine New York touch to this atmosphere. In short, it is a complete yin and yang!
The walls of the rooms have been covered with natural fabric, which was one of the details I liked the most when staying in my room. On the walls covered with natural fabric, floral arrangements inspired by Japan's classic Ikebana art form have been printed on delicate rice paper. These arrangements, which are a tribute to Aman's brand roots, have been inspired by Hasegawa Tōhaku's 15th-century masterpiece “Pine Trees”. Let me note that "Pine Trees" is one of Japan's most famous works and was declared a National Treasure in 1952...
SECRETS OF THE 14TH FLOOR
Let's come to the other signifciant features of Aman New York...
The 14th floor, which includes an outdoor terrace, is a first for New York. This is because this open area is 650 square meters. There are two different restaurants on the same floor. The first is the Italian restaurant Arva. The second is Nama, which celebrates Japan's food tradition called wasoku. I did not experience Arva, which is open all day, but on the first night of my arrival at the hotel, I had dinner with my friends at Nama. Nama was very good from beginning to end with its atmosphere, cocktails, sushi, and service.
The indoor swimming pool in Aman New York's spa still preserves its place in my memory like an unforgettable movie frame with its iconic design concept.
Finally, the hotel has a jazz club. Inspired by the jazz era of the 1920s, the Jazz Club, under the creative direction of legendary musician Brian Newman, is open every night with live performances except Sunday and Monday. Reservations for the Jazz Club can be made at the web address, thejazzclub.com.